Yıldırım yaptığı konuşmada, AK Parti'nin kurulduğu ilk günden itibaren toplumun nabzını tuta tuta bugünlere geldiğini, bunu da istişareye verdiği önemle başardığını belirtti.
Bugün 79 milyon vatandaş adına salonda bir ve beraber olduklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, "Türkiye büyük bir mücadele içinde. Terörle mücadelemiz hem kendi topraklarımız içinde hem de sınırlarımızın ötesinde bütün şiddetiyle devam ediyor. Bu nedenle de zaman zaman şehitlerimiz oluyor. Dün maalesef Fırat Kalkanı Harekatı'nda El Bab'ı ve hakim yerlerini ele geçiren silahlı kuvvetlerimizin kahraman askerlerine alçak terör örgütünün pususu ve intihar saldırısı neticesinde 14 yiğit evladımızı şehit verdik." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, şehitlere Allah'tan rahmet ailelerine ve millete başsağlığı, gaziler için acil şifa temennisinde bulundu.
Dünyanın baş belası terörün insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunu anlatan Yıldırım, "Terörle mücadele, Türkiye'nin beka mücadelesidir, varlık mücadelesidir. Türkiye'nin birliğinin, beraberliğinin, kardeşliğinin daim olması adına verilen büyük bir savaştır. Birlik ve bütünlüğümüzü her zaman muhafaza edeceğiz, terörün Türkiye'yi vesayet altına almasına asla izin vermeyeceğiz. Terör ve şiddet, Türkiye'yi, demokrasimizi ve hukuk yolundaki kararlılığımızı asla sona erdiremeyecek. Terör karşısında her zaman olduğu gibi millet olarak birliğimizi, beraberliğimizi sonuna kadar koruyacağız." ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım, 2016'nın son genişletilmiş il başkanları toplantısını gerçekleştirdiklerini, toplantıda 81 il teşkilatının bütün yönetim kademeleri, belediye başkanları ve meclis üyelerinin 114. kez bir araya geldiğini, bu durumun AK Parti'de istikrarın, hizmetin sürekliliğinin ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu aktardı.
Teşkilatla bir olmanın bütün 80 milyon vatandaşla beraber olma anlamına geldiğini vurgulayan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"AK Parti siyasetinin ülkemize, vatandaşlarımıza kazandırdıklarını sizler iyi biliyorsunuz. Biz AK Parti olarak bu millete olan borcumuzu hizmet üreterek ödemek durumunda olan bir kadroyuz. AK Parti'nin siyasi ilkelerini hayata geçiren bu muhteşem kadro Allah'ın izniyle Türkiye'nin yüzünü ağartan yegane kadrodur. AK Parti, cumhuriyetimizin ve demokrasimizin sigortasıdır. AK Parti hareketi birlik ve beraberliğimizin güvencesidir. AK Parti, 79 milyon Türkiye'nin partisidir. İlk günden itibaren her bölgenin, her şehrin, her bir vatandaşımızın partisi olduk, derdi ile dertlendik. Hiçbir AK Parti'li kardeşim bu ülkenin hiçbir insanına karşı ayrımcılık yapmadı, yapmayacaktır. Her türlü ayrımcılığı reddettik ve daima millet dedik, millete hizmet ettik. Ülkemiz baştan başa mamur oldu ve vatandaşlarımızın beklediği hizmetler birer birer hayalden gerçeğe döndü. Bu aşkı, inancı, heyecanı koruduğumuz için bugün milletimizin duası ve desteğiyle bu emaneti yine bizler taşıyoruz, AK Parti taşıyor. Bu emanete sadakat göstermek bizim en şerefli görevimizdir."
Binali Yıldırım, AK Parti'nin kuruluşundan bu yana millete hizmet yolunda birlikte yürüdükleri, aralarında olan olmayan bütün kadrolara minnet ve şükranlarını sundu.
Terör örgütlerinin canları yandıkça asimetrik eylemlere başladığına dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu:
"İstanbul ve Kayseri'de yaşanan saldırıların arkasından son olarak Rusya'nın Ankara Büyükelçisi'ne yapılan alçakça suikast ve eş zamanlı olarak Berlin'de yaşan saldırılar, tüm dünya ülkeleri olarak terör saldırılarını doğru bir zeminde değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor. Bütün bu saldırılar göstermektedir ki teröre karşı hiçbir ülke 'Biz güvenliyiz.' diyemez. Terör, dünyanın başının belasıdır. O sebepten Türkiye'nin maruz kaldığı terör saldırılarını sadece Türkiye'nin meselesi olarak görmek fahiş bir hatadır. Irak ve Suriye'ye yerleşmiş olan terör örgütlerinin sadece Türkiye'yi tehdit ettiğine inananlar yanılırlar. Terör dünyanın ortak sorunudur, uluslararası toplum terör karşısında ikircikli söylemi bir kenara bırakmalı ve tamamen aynı tavrı almalıdır. Terörle mücadelede başarının önemli şartlarından bir tanesi budur. Sizin teröristiniz kötü, benim teröristim iyi anlayışı maalesef terörü bitirmeye değil, terörün daha da azmasına sebep olmaktadır."
Terörle mücadele hassasiyetini gözeten herkesle, her zeminde işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirten Yıldırım, demokrasi, hukuk ve insanlık mücadelesini hiçbir terör örgütünün, cinayet şebekesinin durduramayacağı bildirdi.
Teröre karşı en büyük güç ve sermayenin birlik, beraberlik ve kardeşlik olduğunu vurgulayan Yıldırım, birlik ve kardeşlik ruhuyla, bu mücadelenin mutlaka zaferle sonuçlanacağına dikkati çekti.
Yıldırım, Türkiye'nin güney sınırlarında yaşananlara ilişkin, "Güney sınırlarımızda maalesef ciddi bir kaos, otorite boşluğu var, adeta hükümet yok. Yanı başımızda, Halep'te yaşanan insanlık dramı bütün dünyanın gözünde cereyan ediyor. Halep'te yaşananlara ne yazık ki dünya yine sessiz, sağır, dilsiz. Ancak Türkiye her şartta, her zorluğa rağmen, her zaman olduğu gibi bu insanlık dramına, bu vahşete sessiz, kayıtsız kalmadı." dedi.
Türk milletinin gönlünü, kalbini, vicdanını harekete geçiren sivil toplum örgütlerinin, Kızılay teşkilatının, AFAD yetkililerinin hemen, gecikmeden oradaki mazlum, masum, mağdur insanlara yardım elini uzattığına değinen Yıldırım, şöyle devam etti:
"Yine parti teşkilatlarımız, belediyeler yardımları ulaştırmada seferber oldu. Hükümet olarak başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz de muhataplarımızla, Rusya ile İran'la çok yoğun bir diplomasi görüşmeleri yaptık ve arkasından ateşkesin gerçekleşmesini sağladık. Sivillerin Halep'ten tahliyesini başlattık. Bugüne kadar 40 bin civarında sivil, ateşin içinden alınarak daha emniyetli bölgelere nakledilmiş durumda. Bu kolay olmadı. Maalesef bölgede savaşın bitmesini istemeyen, adeta bu işi bir sektör haline getirmiş unsurlar her fırsatta barışa kurşun sıkmak için gereken her türlü çabayı da gösterdiler. Buna rağmen kararlı tutumumuz, muhataplarımız üzerindeki yoğun diplomatik baskımızla, elhamdulillah bu insanların imdadına da yetişmeyi başardık."
Yıldırım, tahliyelerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için çalışmaların bitmediğini, her an devam ettiğini belirterek, "Mazlumların, masumların yarasını sarmak, onların can güvenliğini sağlamak için Türkiye olarak başından beri her türlü fedakarlığı yapıyoruz, her türlü desteği veriyoruz. Bize 'aferin' diyenlerin methiyesine ihtiyacımız yok. Biz inancımızın, insanlığın gereğini yapıyoruz." ifadesini kullandı.
14 YILDA BÜYÜK ESERLER KAZANDIRDIK
AK Parti siyasetinin, evrensel değerlerin siyaseti olduğunu vurgulayan Yıldırım, Türkiye'nin 81 ilinin ve bütün renklerinin, AK Parti'nin siyasetinde kendini bulacağını dile getirdi.
Yıldırım, AK Parti'nin ayrıştıran değil, kaynaştıran bir parti olduğunu belirterek, 14 yılda Türkiye'ye büyük eserler kazandırdıklarını hatırlattı.
Dünyanın mühendislik açısından en zor projesine imza atarak, iki kıtayı denizin 106 metre altından tünelle birleştirdiklerini anımsatan Yıldırım, "Bu proje daha bitmeden, kendi alanında 5 tane uluslararası ödül kazandı. Dünyada yaprak kımıldamazken, krizden yatırımlar tamamen durmuşken, Türkiye bir yıl içerisinde ardı ardına 30 Haziran'da Osman Gazi Köprüsü'nü, 26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü ve 20 Aralık'ta da Avrasya Tüneli'ni hizmete aldı. Bu alanda istikrarın getirdiği hizmetin ne demek olduğunu hem vatandaşlarımıza hem de bütün dünyaya gösterdik." ifadesini kullandı.
"Ecdadımız, dedemiz Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethederken gemileri karadan yürüttü, onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da trenleri ve arabaları denizin altından geçirerek onların yolundan devam ediyor." diyen Yıldırım, ecdatla, geçmişle gurur duyduklarını bildirdi.
ÜLKEMİZ, MİLLETİMİZ İÇİN YOLA ÇIKTIK
Yıldırım, geleceği, geçmişten aldıkları ilhamla inşa ettiklerini belirterek, ekonomide, siyasette, hukukta, eğitimde, alt yapıda, sağlıkta, hayatın bütün alanlarında vatandaşın yaşamını kolaylaştırmak, hayat kalitesini yükseltmenin, AK Parti'nin şiarı olduğuna işaret etti.
Başbakan Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
"Bu başarıda, şüphesiz gönül gönüle yürüttüğümüz her bir arkadaşımızın, sizlerin büyük bir emeği var. Sizler, Türk siyasi hayatında benzeri olmayan başarıların altına imza atan kadronun elemanısınız. Bugüne kadar her bir vatandaşımızın derdini kendi derdimiz, her insanımızın meselesini kendi meselemiz olarak gördük. Bundan sonra da farklı olmayacak. Amacımız birlik ruhunu başarıyla temsil etmek, ülkemize ilk günkü gibi aynı şevkle hizmet etmek. Bu muhabbeti asla kimse bozamaz, birliğimize zarar veremez. Türkiye artık, karanlık tezgahlar, tuzaklar kurularak teslim alınacak bir ülke değildir. Türkiye artık şer odaklarının bölebilecekleri, ayrıştırabilecekleri bir ülke de değil. Bir ve beraber oldukça, Türkiye için kalbimiz heyecanla çarptıkça, bizim hızımızı hiç kimse kesemez evelallah. Zira biz, kendimiz için değil, ülkemiz, milletimiz için bu yollara çıktık. Ülkemiz sizlerle, bu kadroyla bugünlere geldi ve bu kadroyla 2023'e taşınacak, 2053 kutlu yürüyüşüne kararlılıkla devam edecek."
Başbakan Yıldırım, AK Parti kadroları olarak siyaseti ülkeye ve millete hizmet aracı olarak gördüklerini, her zaman milletin ihtiyaçlarının öncelikleri olduğunu belirtti.
Yeni anayasa konusunun son 50 yıldır Türkiye siyasetini meşgul eden bir konu olduğuna işaret eden Yıldırım, 1980 darbesinden kalma vesayet anayasasıyla Türkiye’nin bugünkü ihtiyaçlarını ve vatandaşların gelecek beklentilerini karşılamanın mümkün görülmediğini vurguladı.
Başbakan Yıldırım, anayasanın değiştirilmesi gerektiği konusunda hiçbir görüş ayrılığı olmadığını ve bütün partilerin, 2002’den bugüne kadar seçimler öncesi yeni bir anayasa vaadinin hep olduğunu ifade etti.
AK Parti olarak kendilerinin de vaatte bulunduklarını anlatan Başbakan Yıldırım, "Ama bugüne kadar derli toplu anlamlı bir değişikliği maalesef gerçekleştiremedik." dedi.
Anayasa konusunda zaman zaman krizler olduğunda krizleri aşmak için sınırlı değişiklikler yaptıklarını vurgulayan Yıldırım, "Mesela 2007’de 367 icadı ve bunun üzerine cumhurbaşkanını Meclis’in seçememesi ve partimizin ‘Çözüm millettedir’ diye anayasada değişiklik yaparak cumhurbaşkanını milletin doğrudan seçmesini imkan dahiline getiren, sağlayan değişikliği yaptık, önemli bir değişiklik. Daha sonra yargı darbesi, yargı vesayeti oluşturmaya çalışanların bu hamlesine karşı yargıda, özellikle üst yargıda önemli düzenlemeler öngören değişikliği de yine AK Parti iktidarında gerçekleştirdik." diye konuştu.
BU SORUNU DA ÇÖZMEK BU KADROLARA NASİP OLACAKTIR
Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
"Son yılların en fazla tartışılan konusu, Türkiye’de hükümet yönetim sisteminin kalıcı istikrarı sağlamadığı ve bu nedenle yönetimde yönetim sistemini de içeren esaslı bir değişikliğin artık acil bir ihtiyaca dönüştüğü toplumun bütün kesimlerince tartışılıyor. Bilim adamları, uzmanlar, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları ve hatta halkın tamamı bu konunun artık gündemden kalkmasını ülkenin geleceğe doğru emin adımlarla yol almasını bekliyor. Siyaset sorun üretme yeri değil, siyaset sorun çözme yeridir. AK Parti sorunları torunlara bırakmadan, çöze çöze bugünlere gelen partinin adıdır. Bu sorunu da çözmek evelallah bu kadrolara nasip olacaktır."
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti sonrasında parti genel başkanları olarak bir araya geldiklerini ve görüşmede anayasa meselesinin de gündeme geldiğini anımsatan Yıldırım, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak anayasa değişikliği ile ilgili çalışma yapma konusunda mutabık kaldıklarını belirtti.
Başbakan Yıldırım, çalışma sonunda 7 maddede mutabakatın tamamen sağlandığını ancak bu 7 maddenin işin esasına yönelik değişiklikler içermediğini kaydetti.
Görüşmeler sonuna vardığında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, "Bu mevcut sistem artık böyle devam etmemeli. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle birlikte meydana çıkan mevcut durum anayasayla uyumlu hale getirilmelidir. Her ne kadar biz parlamenter sistemi tercih ediyor isek de bu sorunu çözmek için partiler üstü bir anlayışla, AK Parti ile bu konuyu müzakere etmeye ve bir çözüm üretmeye hazırız." dediğini aktaran Başbakan Binali Yıldırım, bunun üzerine üçlü devam eden müzakereleri iki parti olarak, MHP ile sürdürdüklerini bildirdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bu konuda ilk görüşmelerini 10 Kasım’da gerçekleştirdiklerini, bu görüşmede işin çerçevesini çizdiklerini, prensiplerini belirlediklerini ve 10 Aralık’ta da tekliflerini Meclis’e verdiklerini anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
"Şimdi artık iş Meclis’te, bizden çıktı. AK Parti grubu olarak biz 316 imzayla teklifimizi verdik. AK Parti’de ‘Efendim, filan imzalayacak, filan imzalamayacak’ diye bir sürü tezviratlar çıkardılar, bir kez daha tuş oldular. AK Parti üzerine hesap yapanlar, sonunda kendileri mosmor olur. AK Parti 14 yıldır her krizde, her zor anda ülkenin sorunlarını çözen, düğümleri çözen ve ülkenin geleceğinin aydınlık yarınlarını hazır eden bir partidir."
Yıldırım, anayasadaki 21 maddelik değişikliğin 18 maddesinin esasa ilişkin, kalan 3 maddenin de geçici yürürlük ve intikal maddeleri olduğunu bildirdi. Yıldırım, mevcut Anayasa'nın 69 maddesinde de bir uyum değişikliği yapmak durumunda kaldıklarını belirtti.
Yeni sistemde başbakan ve bakanlar kurulu olmadığına dikkati çeken Yıldırım, yeni hükümet sisteminde cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanının bakanlar kurulu ve bir de meclisin olduğunu anlattı.
Yıldırım, yeni sistemi herkesin anladığını ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun anlamadığını savunarak, "Aslında sistemi şöyle tanımlayabiliriz; aynı günde yapılan bir seçim var, aynen belediye başkanlığı seçimi gibi. Bu getirilen sistemde cumhurbaşkanını seçiyorsunuz ve meclis üyelerini yani milletvekillerini de aynı anda seçiyorsunuz. Dolayısıyla bir günde seçimi tamamlıyorsunuz, ayrı ayrı seçim yok." diye konuştu.
Cumhurbaşkanının aldığı oy oranının yüzde 50'nin altında kalması durumunda 2 hafta sonra yeniden seçim yapma ihtiyacının olabileceğine işaret eden Yıldırım, yeni anayasada bu ihtimale de yer verildiğini ifade etti.
Yıldırım, "Rejim değişiyor" söylemlerinin gerçek dışı olduğuna değinerek, şöyle devam etti:
"Bunları anlata anlata sağır sultan duydu. Herkes anladı ama Sayın Kılıçdaroğlu bir türlü anlamak istemiyor. Sayın Kılıçdaroğlu, Kemal Bey, Türkiye'nin rejimi belli, cumhuriyet. 1923'te bedel ödedik, İstiklal Harbi'ni kazandık, rejimimizi de değiştirdik, adını da cumhuriyet koyduk. Ne değişiyor? Rejim değişikliği tarihte kalmıştır. 1923'te o mesele bitmiştir. Şimdi artık ihtiyaçlarımızı karşılayacak, icra gücü olan, istikrarı esas alan bir hükümet sisteminden bahsediyoruz. Bizimki 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'dir."
Yeni sistemde yasama ve yürütme iradesinin millet tarafından belirlendiğine vurgu yapan Yıldırım, bu iki iradenin birbirine karşı hiçbir üstünlüğü olmadığını bildirdi.
Yıldırım, bu sistemle halkın, cumhurbaşkanına icraat yapması ve çalışması için, meclise de cumhurbaşkanının ihtiyacı olan, memleketin ihtiyacı olan kanunları çıkarması ve cumhurbaşkanının ekibini de takip etmesi için yetki vereceğini söyledi.
Sistemin, cumhurbaşkanı ile meclisin anlaşamaması durumuna da çözüm getirdiğini belirten Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
"Eğer bir kriz olursa o krizle yaşamak durumunda kalmayacağız. Cumhurbaşkanına seçime gitme yetkisi veriyor. Cumhurbaşkanı seçime gidince otomatik olarak meclis de gidiyor veya meclise seçim kararı alma yetkisi veriyor. Meclis karar alınca cumhurbaşkanı da mecburen gidiyor. Dolayısıyla ikisi de birbiriyle anlaşacak. Vatandaş öyle zırt pırt seçim istemez. Halk gereken dersi verir, onun için 'Oturun anlaşın' diyor. Vatandaş bedel ödetir. Cumhurbaşkanı eski sistemde olduğu gibi seçimle gelip sorumsuz değil. Cumhurbaşkanı herhangi bir suçtan suçlanabilir, bakanları suçlanabilir, yardımcıları suçlanabilir. Bu da aynen şimdi olduğu gibi mecliste değerlendiriliyor."
Yıldırım, yeni sisteme göre cumhurbaşkanının yürütmeyle ilgili her türlü kararı "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" ile alacağını vurguladı. Yıldırım, "Bu kararnamelerin istisnası var. Kişi hak ve hürriyetleriyle ilgili kararname düzenleme, bu bir. İkincisi münhasıran anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen alanlarda cumhurbaşkanı kararname düzenleyemiyor. Eğer kararname ile kanun arasında uyumsuzluk varsa, kanun esas alınıyor." dedi.
"Bu kararnamelerle eyaletler kurulabilir" gibi tartışmaların hiçbir dayanağı olmadığını belirten Yıldırım, Türkiye'nin milletiyle bir bütün olduğunu ve toprak bütünlüğünü bozacak hiçbir yapılanmaya izin verilemeyeceğini bildirdi.
BU, BİZİM TEK BAŞIMIZA HAZIRLADIĞIMIZ BİR ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL
Anayasa değişikliği teklifi ile getirilecek düzenlemeleri anlatan Başbakan Yıldırım, düzenleme ile cumhurbaşkanının icraat yaparken ihtiyaçlar doğrultusunda kurumları açıp kapayabileceğine ve sayılarında değişikliğe gidebileceğine dikkat çekti.
Verginin kanunla koyulacağını, bütçeyi de meclisin onaylayacağını aktaran Yıldırım, "Çünkü bütçe hakkı meclisindir. Magna Carta'dan beri bu böyle gelir." dedi.
Yıldırım, konunun komisyonlarda konuşulduğunu hatırlatırken, "Bir iki tane, arkadaşlarımızın kafasını karıştıran husus var. Bunlara da dikkat edeceğiz." ifadesini kullandı.
Yanlış bir şeyin üzerinde inat etmenin bir anlamı olmayacağını dile getiren Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ama görüyorum ki geneli itibarıyla toplumda ciddi bir kabul gördü. Düzelecek maddeler üzerinde çalışacağız. Şunu da bilmenizi istiyorum; bu bizim tek başımıza hazırladığımız bir anayasa değişikliği değil. Bir uzlaşma. Uzlaşmanın esası nedir? 'Peki' demektir. Onlar bize 'peki' diyor, biz onlara 'peki' diyoruz. Eğer bizi mutlu eden bir şey, uzlaştığımız, MHP'yi mutlu etmediyse, o zaman bu uzlaşma olmaz. Bu işten de hayır gelmez. Bu anlayışla sürdürdük, her maddeyi ince detayına kadar konuştuk. Artısını, eksisini, ne getiriyor ne götürüyor, sonunda ortak bir mutabakata vararak buralara geldik. Hiçbir zaman mükemmele erişmeyi düşünmedik. Çünkü biliyoruz ki mükemmel iyinin düşmanıdır. İyiyi yapmayı hedefledik. Burada da Sayın Bahçeli'nin dirayeti, ülke için gösterdiği bu hassasiyet, siyaset üstü ülkenin geleceği konusundaki duruşu önemliydi. Ben bir kez daha AK Parti Grup Başkanı olarak kendisine teşekkür ediyorum."
MEYDANLARA İNECEĞİZ
Teklifin komisyon görüşmelerinin 2017 Ocak ayı başında tamamlanmasının beklendiğini ve ardından Meclis Genel Kuruluna geleceğini aktaran Yıldırım, sonrasındaki süreci ise herkesin bildiğine işaret etti.
Teklifin kabul edilmesinin ardından sıranın halka anlatılmasına geleceğini belirten Başbakan Yıldırım, "Ondan sonra hepimiz meydanlardayız. İnşallah vatandaşlarımıza, milletimize ne yapmak istediğimizi, neyi murat ettiğimizi en iyi şekilde anlatacağız." açıklamasında bulundu.
Yıldırım, yeni teklifle koalisyonlar döneminin kapanacağına dikkati çekerek, Türkiye'de 1960'tan bu yana normal şartlarda 15 olması gerekirken, 45 hükümet kurulduğunu bildirdi.
Hükümetlerin ortalama 16 ay süresinin olduğunu anımsatan Yıldırım, "16 ayda ne yapabilirsiniz? Tebrikleri kabul edersiniz, brifingleri alırsınız, ondan sonrada valizinizi toplarsınız. Hizmet, hak getire. Allah'tan AK Parti var da son 14 senedir kesinti yok." diye konuştu.
ÇAKMA EHLİYETLE BİZİM İŞİMİZ OLMAZ
Yıldırım, bütçe kapanış konuşmasında, kendisine, "Ehliyete, liyakata dikkat etmiyorsunuz" eleştirileri yöneltildiğini ve orada vakit olmadığı için açıklamada bulunamadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Burada, içimde kalmasın, söyleyeyim. 2002'de seçime gittik, ehliyeti verdi mi vatandaş? Direksiyona geçtik mi? 2007'ye geldik, 'Sen iyi araba kullanıyorsun, direksiyonun iyi.' Biraz daha puanımızı artırdı mı? 2011'de, 'Ooo çok geliştirdin, biraz daha puan vereyim.' dedi, tekrar bizi direksiyona oturttu mu? 2015'e geldik, ufak bir yol kazası, ondan sonra hemen 5,5 ay sonra 'Aman aman biz kaptandan memnunuz, tekrar direksiyona. Ehliyet tekrar sana.' Ehliyet de burada, hizmet de burada. Adres AK Parti. Ehliyeti vatandaş veriyor. Bizimki öyle trafikte patates mührüyle alınan ehliyet değil. Hakkıyla alınan ehliyet. Eskiden ehliyetler vardı, Göztepe'den. Orada hemen basıp veriyorlardı ehliyeti. Sınava falan girmeden. Çakma ehliyetle bizim işimiz olmaz, biz ehliyeti milletten alırız. Milletin verdiği yönde de hizmetimize devam ederiz."