“Bizim bütün endişe ve korkumuz, geleceğimizin emniyetinden başka bir şey değildir. Tarih göstermiş ve göstermektedir ki Türk’ün dostu ancak Türk olabilir ”.1957
Dr. Fazıl KÜÇÜK
AB içinde yaşanmakta olan ekonomik açmaz her geçen gün hızla derinleşiyor. Üretimin kademeli olarak düşmekte olduğu, buna karşın işsizliğin de boyutunun hızla yükselmekte olduğunu veriler doğruluyor. Hatta Cumartesi günü yarım gün çalışan posta görevlilerinin çalıştırılmayıp tasarruf yapılması bile düşünülüyor. Yıl içinde yapılacak bu uygulama sonrasında 2 milyar doların tasarruf edileceğinin hesapları yapılıyor.
Bu konumda olan birlik, Türkiye’yi bahçe kapısından içeri alarak kapı aralığında bekletiyor. Bu durum sabrın sınırlarını da zorluyor. Bu gerçek karşısında Türkiye’ye olumlu bir yanıtın verileceğini de düşünmüyoruz. Neden mi? Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda elli yıldır görüşmelerin yapılıyor olmasından bir sonuca ulaşılmadı. Bu nedenle de Türkiye’nin AB’ne katılımı konusu da sürüncemede bırakılmaya devam edecektir. Gelinen bu noktada masadan kalkmanın da bir tavır olduğunun unutulmaması ve koşulların daha fazla zorlanmaması gerekiyor.
Mendil büyüklüğündeki ülke, ekonomik açmazını aşabilmek adına ulusal gelirleri kadar olan borçlarının karşılanması için 17,5 milyar Euro’nun verilmesini istiyor. İstenen bu miktarın AB için önemli bir para olmadığı biliniyor. Onlar için çerez parası, Kıbrıs Türklerinin söylemi ile kemaneci parası bile değildir. Rusya ile aralarında güçlü bir işbirliğinin olduğu bilinen adı geçen ülkeye yardım yapılmasına Alman Sosyal Demokrat Partisi karşı çıkıyor Alman gazeteleri, Kıbrıs bankalarının görüntüsünün iyi olmadığını bu nedenle yapılacak olan yardımın Rusların Siyah para aklayıcılarına gideceğini yazıyor.
AB’den destek almak konusunda umudunun olmadığını belirten çamaşırcı kadının oğlu, Rusya’nın kendilerine karşı yaklaşımına da teşekkür ediyor. Gerekçesini ise; “Hemen Rusya’ya koştum. Çünkü onlar bizim dostumuz. Katkı koyacaklarsa bile ülkemizi 10-15 yıllığına durağanlığa sevk ederek, kabul edilemez ödünler vermemizi ve diz çökmemizi istemezler” diyordu. Acil yardım alabilmek için devreye giren Kıbrıs’taki Ortodoks Kilisesi Papazlarının başının, Putin’i ikna etmek için Rus mevkidaşı ile görüştüğü Rum basınında yer alıyor.
İngiliz Reuters haber ajansında yayınlanan ilginç bir haberi de sizlerle paylaşmak durumundayız. AB’nin Rum tarafını adadaki çözüm için gevşek federasyon kurulmasına ikna etmesi gerektiği görüşünü öne çıkarıyor. Böyle bir düşüncenin ve önerinin ortalık yerlere bırakılması, oynanmakta olan filmin yeniden başa almak olduğunu kaydetmek istiyoruz.
1959-60 Anlaşmaları ile oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yapısını, uluslararası Hukuk kurallarına göre değerlendirirsek, oluşturulan yapı bir anlamda gevşek bir federasyondu. Gevşek federasyonda iç içe birlikte yaşanamayacağı görüldüğünden olacak, iki bölgeli yapının oluşturulması uluslararası toplum tarafından da kabul edilerek kayıt altına alındığının bilinmesini istiyoruz. Bu cumhuriyetin yıkılması için yapılanların ve yaşananların pişmiş tavuğun başına bile gelmediği biliniyor.
Reuters’in bu haberini yeni bir İngiliz oyunu olarak da okumak olasıdır. Adı geçen ajans, bu görüşünün gerekçesini de açıklıyor. “Güney Kıbrıs’taki ekonomik krizin Brüksel’e, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Rum tarafına baskı olanağı sağladığını, krizin ortalık yerlere çıkardığı büyük gereksinimlerin Rum yönetimine baskı unsuru olarak kullanılabileceği” kaydediliyor. Haberin devamında ise, “çözüm için Kıbrıs Türkleri ile işbirliği yapması gerekenin Kıbrıs Rumları olduğuna” işaret ediliyor.
Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda ilerleme olur mu olmaz mı tartışmaları da yapılıyor. Yapılacak olan başkanlık seçimi sonrasında ilerleme konusunun gündemde olmayacağı biliniyor. Hangi aday kazanırsa kazansın ekonomik açmazı çözebilmek için uğraş verecektir. Bu sorunu aşmaları sonrasında (iyimser bir tahminle) Eylül 2013 ayından itibaren siyasi konularla ilgilenebileceklerdir.
Bu süre zarfında uluslararası toplum başta olmak üzere bölgede çıkarları olan ülkeler tarafından çözüm senaryoları üretilecektir. İngiliz oyunu olarak ortalık yerlere bırakılan gevşek federasyon önerileri bunların birincisidir. Bulaşık Milletler affedersiniz Birleşmiş Milletlerin de kedilerin damdan inmesini beklemeden önerisini açıklaması şaşırtıcı olmayacaktır.
Rum başkanlık seçimlerinin en güçlü adayı olarak sunulan Bay Nikos Anastasiyadis; “Ezeli tezlerini terk etmediğini” duyuruyor. Ezeli tezlerini değiştirmesini zaten beklemiyorduk. Çünkü Bay Anastasiyadis’in EOKA’cıların partisinin adayı olduğunun da unutulmaması gerekiyor.
Adadaki çözüm adına senaryo yazanların bu gerçeği de gözlerinin önüne almaları gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…