Tarihte hayvancılığa bağlı olarak konar göçer bir yaşam tarzını benimseyen Türkler, geçmişte yurt edindikleri 1000 ile 2000 rakım arasındaki Orta Asya'da, mayıs ayı sonu haziran başlarında havaların ısınmaya başlamasıyla hem yağlı bir bedene sahip küçükbaş hayvanlarının sıcaklardan bunalması hem de otlakların azalması nedeniyle yaylalara göç ediyordu.
//ORTA ASYA’DAN KALMA GELENEK
Orta Asya'da göç öncesi hayvanlarını süsleyen, çeşitli ritüeller eşliğinde rakımı yüksek yaylalara giden Türkler, yaklaşık 3, 3,5 ay kaldıkları yaylalarda hayvanlardan, geçimlerini sağlamak için yağ, peynir, süt, yün gibi ürünler elde ediyordu.
SONBAHAR’DA KIŞLAK, BAHARDA YAYLAK
Sonbahara doğru rakımı daha az kışlaklara inen Türkler, hayvanlardan elde ettikleri ürünleri, göç yollarında kurulan panayırlarda satarak ihtiyaçlarını karşılıyordu. Kışlık ihtiyaçlarını büyük ölçüde bu panayırlarda temin eden Türkler, 'kışlak' denilen mekanlara yerleşirdi.
//KONARGÖÇER KAVRAMI
Tarihte yaşamlarını 'konargöçer' denilen bu tarzda sürdüren Türkler, Orta Asya'da kuraklığın baş göstermesi nedeniyle hayvanlarına otlak bulmakta güçlük çekince, siyasi nedenlerin de etkisiyle kendilerine başka yurtlar aramaya başladı.
//BİN YILLIK OĞUZ GELENEĞİ
Bu durum, Oğuzlar'ın 24 boyundan biri olan Kınık boyu mensubu ve Anadolu kapılarını Türkler'e açan boy olan Selçuklular'da da kendini gösterdi. Anadolu'nun kapılarının Türkler'e açıldığı belirtilen 1071 Malazgirt Zaferi'nden önce Selçuklular'ın önder kadrolarından olan ve Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey'in ağabeyi Çağrı Bey'in de bulunduğu bir keşif kolu 1018'de Doğu Anadolu'ya gelip bir rapor hazırladı.
//YAYLACILIĞIN TARİHSEL SÜRECİ
Dönüşte raporu siyasi lider Tuğrul Bey'e sunan Çağrı bey, raporunda 'Bu coğrafya, bize uygun bir coğrafyadır. Bizim hayvanlarımıza ve insanımıza açık bir coğrafyadır ve dolayısıyla bu coğrafyayı yurt edinebiliriz' der ve 1048'de Erzurum Hasankale bölgesinde yapılan Pasinler Savaşıyla Bizans yenilir, Türk boyları Anadolu'ya girmeye başlar, arkasından da 1071 Malazgirt Zaferi ile bu coğrafya ebedi olarak Türk yurdu haline getirilir.
//YAYLACILIK DOĞUNUN RDEĞİŞMEYEN GELENEĞİ
Türkler'in Anadolu'yu yurt edindiği söz konusu tarihten itibaren Orta Asya'da olduğu gibi günümüzde de Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz koyun, keçi ve inek besleyenler ile özellikle Toroslar'da hayvancılık yapan Yörükler 'konargöçer' yaşamları gereği yazın otlak bulmak istedikleri hayvanlarıyla rakımı yüksek olan yaylalara, kışın ise rakımı az olan sahil kesimlerine ya da köylere göç ediyor.
Türklerin tarih sahnesine çıktığı andan itibaren, konar göçer yaşam tarzlarının gereği olarak kültürlerinde görülen, zorluğu, ekonomik sıkıntılar ve modern yaşama olan hevesin de etkisiyle eski heyecanını kaybeden ancak halen Anadolu'da hayvancılık yapanlarca sürdürülen yaylalara göç, günümüzde de Orta Asya'da olduğu gibi mayıs ayı sonu ile haziran başında yapılıyor.
//YAYLALAR ÇİÇEKLERLE BEZENDİ
Şu sıralar havaların ısınmasıyla özellikle küçük baş hayvanların, sahil kesiminde boylarını aşan çayırlara rağmen otlamaması, yağlı bedenlerinin kendilerini bunaltmaya başlaması, daha taze otlar, yayla sezonunun açıldığını gösteren 'vargel' çiçekleri ile buz gibi suların bulunduğu dağların eteklerindeki mezraa ya da zirvelerindeki yaylalara göç etmek istemesi yüzünden Doğu Karadeniz'de de hayvancıların göç heyecanı başladı.
Göç öncesi tarihte olduğu gibi koyun, kuzu, keçi ve oğlaklarını, ince sesi olan 'zil', daha kalın sesi bulunan ve oval şekildeki 'kelek'lerin yanı sıra püsküller ve 'yoşa' denilen boyalar ile süsleyen ve yanlarına da hayvanların bekçisi olan çoban köpeklerini alan hayvancılar, bir süredir sürdürdükleri hazırlıklarını tamamlayarak yaylalardaki keliflerine (yayla evi) doğru yola çıktı.
//YAYLACILIK SERÜVENİ
Yaya olarak sürdürülen göç yolculuğunda küçükbaş hayvan süreleri yol güzergahındaki çayırlarda otlatılıyor, hayvancılar geceyi kurdukları çadırlarda geçiriyor. Özellikle koyun ve keçisi fazla olan hayvancıların bir kısmı, zaman zaman 15 günü bulan yaya yolculuk ile yüzlerce kilometre kat edip önce köy ile yayla arasında yer alan 'mezraa'lara ulaşmak için harekete geçti.
DOĞU KARADENİZ'DEKİ YAYLA GÖÇÜ 1 AY SÜRECEK
Dağların zirvesindeki yaylalarda otların biraz daha büyümesi için bir süre mezraada kalan bu kişiler daha sonra yazı geçirecekleri yaylalara gidecek.
Küçükbaş hayvanı az olan, inek besleyen ya da hayvanlarını beslemek için yayla da kuru ot, mısır, saman ve hayvanların yiyebileceği arpa gibi diğer besinler bulunduran bazı kişiler ise mezraaya uğramadan hayvanlarını yaylaya ulaştırdı.
Doğu Karadeniz'de hayvan besleyenlerin yanı sıra oksijeni bol olduğu için yaşlılar başta olmak üzere sağlığına düşkün kişilerin de otomobiller ile yaptığı göç, yörede devam ediyor.Yöredeki, yayla meraklıları ile hayvancıların yaylalara göçü yaklaşık 1 ay sürecek.