Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Ana Bilim Dalı’nda Asistan olan Ahmet Taşbaşı, Musa K.’ın öldürülmesinin hemen ardından Erzurum’da meydana gelen tepkinin sosyolojik yönlerini ele aldı. Tarihi süreç içerisinde suç, ceza ve ortak bilinç kavramları incelendiğinde, suçun, ortak bilincin güçlü ve belirli durumlarını inciten bir hareket olarak ortaya çıktığını vurgulayan Taşbaşı, küçük bir çocuğun cinayet olayının toplum tarafından nasıl algılandığının temellerine bakıldığında, suçun tanımı ve özü kavramlarıyla karşılaşılacağını kaydetti.
//TOPLUMSAL VİCDAN
Sosyolog Taşbaşı, “Toplumun bütün vicdanlarında belli bir güç ve açıklıkla bulunan ortak duygularla bir karşıtlığın olması gerekir. Suç toplumun sağlıklı bilinç sahibi bütün bireylerini incitir ve bu bireylerce dışlanır. Toplumsal duygular, vicdanlara derince kazınmış kökleşmiş duygular ve eğilimler olmalıdır ki, bireyler incinsin ve ortak bilinç oluşsun. Ortak bilinç topluma yayılmıştır. Bireylerde bulunur ama onların bilincinden farklılık arz eder bireylerdeki geçici toplumdaki kalıcıdır. Ortak bilinç; toplumun ruhsal tipidir. Bir edimin suç sayılması da bu ortak bilincin zedelenmesidir. Musa cinayeti de, ardından oluşan tepki hesaba katıldığında, ortak bilincin zedelendiğini göstermektedir.” diye konuştu.
//ORTAK BİLİNÇ
Bir tepkinin toplumsal nitelik kazanması halinde, bunun nedeninin incitilen duyguların toplumun bireylerinin bilincinde var olmasından kaynaklandığını aktaran Ahmet Taşbaşı, “Bu üzücü olayda da suç bireylerin bilincinde olana zarar vermiştir. Ve gösterilen tepki ortaklaşa olmuştur. Ortak bir kızgınlığın görüntüsü ortaya çıkmıştır. Çünkü saldırıya uğrayan ortak bilinçtir. İyiden iyiye oluşan heyecan, birbirine benzeyenleri bir araya gelmeye ve belli bir yerde toplanmaya şiddetle iter. Halkın heyecanlı ve öfkeli olması artık rahatlıkla sakinleştirilemez bir hal alabilir. Burada vicdanlarda çocuk masumdur, haksızlığa uğramıştır ve bu doğrultuda da tepkiler şiddetlidir. Kaldı ki, Erzurum gibi insanlar arası yakın ilişkilerin olduğu bir toplumda, halkın aşırı tepkisi hiçte şaşırılacak bir durum değildir.” ifadelerini kullandı.
//SUÇ VE CEZA
“Suçlara mukabil olarak verilen ya da verilecek cezanın, ortak duygularda açılan yaraları iyileştirmeye yaradığını; bu duyguların bulunduğu yerde ve canlılığını koruduğu ölçüde de, bu işlevi yerine getirmeye devam edeceğini vurgulayan Sosyolog Taşbaşı, “Cezanın gerçek işlevi, ortak bilinci canlı tutarak toplumsal uyumun bozulmasını önlemek ve toplumsal dayanışmayı sağlamaktır. Cezada bir günah ödeme ve toplumu savunma anlayışı bir bütün oluşturur. Ceza verme işlemi ileri toplumlarda Devlet erkine verilmiştir. Hukuk devletinde cezayı bireyler uygulayamaz. Bu erk ceza verme olayında vicdanları rahatlatmalıdır. O zaman yapmış olduğu kanunlar ve uygulamalarla halkının vicdanında olumlu etki edebilir.” dedi.