Türkiye’deki jeotermal kaynakların, gerektiği ölçüde değerlendirilemediği ifade edildi. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayati Doğanay, Türkiye’nin jeotermal potansiyeline ilişkin olarak bazı değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de bu kaynakların gerektiği ölçüde değerlendirilemediğini öne süren Doğanay, kullanım alanı oldukça geniş durumdaki jeotermal enerjinin, hem genel, hem de yerel anlamda büyük bir fırsat olduğu görüşünü savundu.
//JEOTERMAL ENERJİNİN ÖNEMİ
Jeotermal enerjinin niteliği hakkında bilgiler veren Doğanay, dünyanın sıcaklığının, yüzeyinden derinliklerine doğru arttığını belirterek, bu duruma, yeryuvarının jeotermisi adı verildiğini kaydetti. Doğanay, “Örneğin, her 33 metre derinliğe inildikçe sıcaklık, 1 derece artar. Buna göre, söz gelimi 40 kilometre derinlikte sıcaklığın bin 200 derece ve 60 kilometre derinlikte ise 2 bin derece olduğu kolayca hesaplanabilir.” dedi. Doğanay, yerkabuğunun kırık noktalarından faylar ve tektonik hatlar boyunca yerin derinliklerine sızan suların, bu sıcaklığın etkisiyle ısındığını ve 100 dereceyi bile aşan sıcaklıklarda, buhar durumuna bile geçebildiğini vurguladı.
//TÜRKİYE JEOTERMAL KAYNAK ZENGİNİ
Prof. Dr. Doğanay, “Bu şekilde yeraltına sızarak ısınan sıcak sular, ya da ılık sular biçiminde yeryüzüne çıkan veya sondaj vurularak çıkarılan sıcak sular, termal sular diye tanımlanır. Bu tip sulardan elde edilen enerjiye ise jeotermal enerji denilmektedir. Türkiye, bu acıdan çok zengin bir ülkedir. Alanı 800 bin kilometre kareye yakın olan ülkemizin, yüzde 90 gibi çok yüksek bir payı, fay hatlarıyla kesilmiş veya volkanik püskürme arazilerinden oluşmuştur. Hiç kuşku yok ki, tektonik yapısı son derece labil olan ülkemiz, bir depremler ülkesidir. Ancak bu potansiyeli, ekonominin ve dolayısıyla ulusumuzun hizmetine sunmak mümkündür. Türkiye bu açıdan oldukça zengindir.” diye konuştu.
//DOĞANAY, MTA TARAFINDAN YAPILAN İNCELEMELERİ HATIRLATTI
Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün, 1968 ile 1994 devresinde, ülkedeki potansiyeli tespit etmeye çalıştığını anımsatan Doğanay, bu çalışmalar çerçevesinde sularının sıcaklığı 40 derece ve daha fazla olan tam 140 jeotermal saha keşfedildiği söyledi. Prof. Dr. Doğanay, “Anlaşıldı ki, Türkiye Dünya'nın yedinci jeotermal enerji potansiyeli zengini ülkesi. Bu potansiyelin değerlendirilmesi yönünde yoğun bir çaba harcanmaktadır. Teknik uzmanların yaptığı hesaplara bakılırsa, söz konusu jeotermal potansiyelden 2 bin MW enerji, yani yılda 20 ila 25 milyar kilowat elektrik enerjisi elde edilmesi mümkün.” dedi.
Jeotermal enerjinin geniş bir kullanım alanı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Hayati Doğanay, “Örneğin, bunların en yaygını, konutların ısıtılması alanıdır. Bu açıdan ülkemizde, az önce sözü edilen 140 jeotermal sahada, 945 bin konut ısıtılabilinir. Bu bedava ve yararlanıldıkça ve harcandıkça kendiliğinden çoğalan, yani yenilenen bir zenginliktir. Ama ne yazık ki, henüz bu servetten, sadece 33 bin 800 konut ısıtabiliyoruz, Yani ısıtabileceğimizin sadece yüzde 3.5'ini ısıtabilmişiz. Hedef, bütününü değerlendirmek olmalıdır.” diye konuştu.
//ÇOĞALABİLİR ENERJİ KAYNAĞI HEMEN YANIBAŞIMIZDA
Öte yandan gelecekte Erzurum’da 25 000 konut jeotermal enerji ile ısıtılmasının gündeme geldiğini hatırlatan Doğanaş, “Bu konudaki yatırımlar da, yine batı kentlerimize oldu. Gerçi, Ilıca ve Pasinler yani Hasankale termal sularının sıcaklığı, 39'ar derece olarak ölçülmüş olsa da, derin sondajlar vurulursa, MTA uzmanlarının da öngördükleri 40 derece limitini çoktan aşabileceklerine inanıyorum.” dedi. Erzurum’un parasız ve çoğalabilir enerji deposunun hemen kentin 15 kilometre batısında ve 39 kilometre doğusunda olduğuna dikkati çeken Doğanay, Bunları değerlendirelim. Ne dışarıya paramız çıksın, ne de tükenecek diye bir endişemiz olsun. Siyaset adamlarımıza yöneticilere, önemle hatırlatıyorum. Doğal kaynaklarımızı halkımızın hizmetine sunun.” çağrısında bulundu.