Üç gün süren ve dört komisyon halinde yapılan oturumlarda “Yeni Yasa Taslağının Getirdiği Yapısal Değişim ve Diyanet İşleri Başkanlığının Geleceği”, “IV. Din Şûrası Kararlarının Uygulamaya Yönelik Yönlerinin Değerlendirilmesi”, “Sosyal İçerikli Din Hizmetleri”, “Bayan Din Görevlilerinin Algı ve Hizmet Açısından Sorunları”, “Yeni Atama Yönetmeliği Çerçevesinde Personel Hareketliliği Uygulamaları ve Performans Ölçümü” “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Yurtdışı ile İlişkileri”, “Kardeş Şehir Projeleri”, “Camilerde Kur’ân Öğretimi Projesi” ve “Hafızlık Eğitim Programı” gibi konular ele alındı.
Erzurum il Müftüsü Yakup aslan’ın da katıldığı toplantı sonucunda, “İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi” yayımlandı.
//İSLAM KARDEŞLİĞİ
İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi’nde, “Milletimizi birleştiren ve birbirine kaynaştıran üst değerlerden birisi de İslam kardeşliğidir. Kurulduğu günden beri halkımız arasındaki birlik beraberlik, kardeşlik, sevgi ve saygı gibi bağları pekiştirme görevini yerine getiren Diyanet İşleri Başkanlığı, bu görevi bugün de sürdürmektedir. Başkanlığımız, toplumları derinden etkileyen küresel ve ulusal ölçekte bir takım gelişmelerin yaşandığı günümüzde, toplumsal huzurun korunması, sevgi ve kardeşlik bağlarının daha da güçlendirilmesi, karşılıklı anlayış ve saygının olabildiğince geliştirilmesinde üzerine düşen vazifeyi büyük bir titizlikle yerine getirme azmi ve kararlılığına sahiptir. “denildi.
//BİRLİK İÇİNDE ÇOKLUK, ÇOKLUK İÇİNDE BİRLİK
Sonuç Bildirgesinde Toplumların sahip olduğu sosyo-kültürel farklılıklar, ötekileştirmeyi ve ayrışmayı besleyen unsurlar olmaktan çok kaynaşmayı ve ortak değerler üreterek bu değerleri paylaşmayı sağlayan bir çeşitlilik ve zenginlik olarak değerlendirilmelidir.”denilerek şunlar kaydedildi: “ “Birlik içinde çokluk, çokluk içinde birlik” düsturu, çeşitlilik ve bütünlük kavramları arasında herhangi bir çelişki bulunmadığını gayet veciz bir şekilde ifade etmektedir. Bu meyanda milletçe idrak ettiğimiz Muharrem ayı ve bu ayda yer alan Aşûre günü ve bu vesileyle daha derinden hatırladığımız Ehl-i Beyt ve Kerbelâ gibi kavramlar ortak sevgi ve hüznümüzü yineleyen kavramlardır.”
//MİNARE SORUNU
Günümüzde dünya toplumları tarafından İslam ve İslam’a ilişkin kavram, kurum, değer ve mefhumların çeşitli vesilelerle konu edinildiğinin vurgulandığı bildirgede şu görüşe yer verildi: “ Geride bıraktığımız günlerde İsviçre’de minare yapımına ilişkin gerçekleştirilen referandumla ilgili olarak, Başkanlığımız tarafından yapılan açıklamada da belirtildiği gibi din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve bunların ayrılmaz parçası olan diğer özgürlükler, temel insan hakları cümlesindendir. Temel insan haklarının iptali veya ihlali referandum konusu yapılamayacağı gibi, herhangi bir ulus, devlet yahut organ tarafından kısıtlanması veya bu anlama gelebilecek şekilde sınırlandırılması da kabul edilemez. İsviçre’de yaşayan Müslüman azınlığın ibadet etme ve inancını yaşama hakkı anlamını taşıyan cami inşası ve cami mimarisinin mütemmim cüzü olan minare yapımı hakkının bir referanduma tabi tutulması, her şeyden önce kültürler ve inançlar arası ilişkiye vurulan ciddi bir darbedir. Bu durum minare üzerinden İslam’a ve müslümanlara karşı açık bir tahammülsüzlük göstergesi olarak hafızalarda yerini alacaktır. Bu referandum aynı zamanda insanlığın, özellikle Avrupalı ulusların bugün ulaştığı hak ve özgürlükler düzeyinden geri gitme arzusunun talihsiz bir örneği olmuştur. Ayrıca referandum öncesi yapılan propagandalarda, tarih boyunca İslam kültürü ve medeniyetinde yaratıcının birliğini ifade etmekten başka herhangi bir anlam taşımayan minare üzerinden dini değerlerin tartışma konusu yapılması ve İslam’ın bir kez daha şiddetle özdeşleştirilmesi bütün Müslümanları derinden yaralamıştır. Belki de asıl sorun, referandumun sonucundan ziyade evrensel bir hakkın oylanabilir ve tartışılabilir hale getirilmesi ve bunun üzerinden demokratik bir hukuk devletinde dini ayrımcılık yapılmış olmasıdır.”
CAMİ YAPIMLARI VE ESTETİK
Cami yapımlarında estetik görüntüye önem verilmesinin belirtildiği bildiride: “Camilerin, gelecek nesillere intikal edecek birer kültürel ve tarihi eser niteliği taşıyacağı bilinciyle yapımları aşamasında bu amacı gerçekleştirecek bir duyarlılıkla hareket edilmelidir. Bu çerçevede camilerin kadın, çocuk ve gençlere yönelik programların da düzenleneceği mekânlar olarak değerlendirilmesi, cami hizmetlerinin çeşitlendirilmesi ve cami müştemilatında özellikle öğrencilerin yararlanabileceği kütüphane ve okuma salonları gibi mekânların oluşturulması bir zorunluluktur.”denildi.
MERKEZİ EZAN VE VAAZ
İl Müftüleri Semineri Sonuç Bildirgesi’nde merkezi ezan ve merkezi vaaz sistemine son verildiği, imkanlar ölçüsünde yerinde vaaz ve ezan uygulamasının başlatıldığı hatırlatılarak şunlar kaydedildi: “ Ezanı usulüne göre güzel okuyan yeter sayıda görevlinin bulunmaması sebebiyle merkezi ezan uygulamasına gidildiği bilinmektedir. Bununla birlikte konuyla ilgili sürdürülmekte olan hizmet içi eğitim faaliyetleri sonucunda ezanı güzel okuyan görevli sayısı arttıkça daha çok camiden ezan okunmasının temini cihetine gidilecektir. Ayrıca vaizlerimizin sayısında zamanla görülecek artış dikkate alınarak yüz yüze vaaz uygulaması arttırılacaktır. Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerim’i çeşitli nedenlerle okumayı öğrenme imkânı bulamayan vatandaşlarımızın bu yöndeki taleplerini karşılamak amacıyla “Camilerde Kur’ân Öğretimi Projesi” çerçevesinde bu konuya özel bir program hazırlanmıştır. Bu program, alanında uzman görevlilerin rehberliğinde yürütülecektir. Programda Kur’ân-ı Kerîm öğretiminin yanı sıra İslam’ın inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili temel bilgilerin verilmesi de yer almaktadır.”