Başbakan Recep Tayip Erdoğan, küresel meselelerde barış için huzur ve refah için istikrar için gayret sarf ettiklerini belirterek "Geçmişte gündemi belirlenen bir Türkiye vardı, şimdi ise gündem belirleyen bir Türkiye var" dedi.
ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NİN AÇILIŞI
Ağrı'da yaptığı miting sonrası katıldığı Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi'nin açılış törenine katılan Başbakan Erdoğan, dünyada ve Türkiye'de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Geçmişte gündemi belirlenen bir Türkiye olduğunu, şimdi ise gündem belirleyen bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, "Böyle bir konuma geldik. Gidiyoruz oturup konuşup dünyadaki gelişmeleri sadece ülkemizde bölgemizde değil dünyadaki gelişmeleri masaya yatırıyor ve buralara ne gibi katkımız olabilir, ne gibi çözümler önerebiliriz diye farklı bir vizyonla karşılarına çıkıyoruz. İklim değişikliği hakkında söyleyeceklerimiz vardı, söyledik. Su sorunu hakkında, gıda hakkında değerlendirmeler yapıyoruz. Medeniyetler ittifakı diyoruz ve düşüncelerimizi söylüyoruz. Türkiye artık çok farklı bir konumda bulunuyor. Reformları ile bugün artık dünyada ilgi ile izlenen yıldızı parlayan bir ülke konumuna geldi. Biz bunu kendimize güvenerek yaptık" dedi.
DÜNYA HIZLA DEĞİŞİYOR
Bugüne fayda sağlamayan eski söylemleri terk etmek, yeni şeyler söylemek zorunda olduklarını anlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Dünya hızla değişirken biz o eski tartışmalara yapay gündemlere takılıp kalamayız. Biz yeni şeyler söyleyerek dünyadaki bu değişim dönüşüme katkı sağlamak durumundayız. Bunun içinde 7 yıl boyunca Türkiye'nin hangi meselesine elimizi uzattıysak bir dirençle karşılaştık. Lütfen bunu dikkatle izleyin. Alıştıkları durum bu" diye konuştu.
BU SÜREÇTEN ÇIKAR ELDE ETMEK İSTEYENLER VAR
Sürdürülen açılım çalışmalarına değinen ve Çankırı'daki anne ile Ağrı'daki anne evladının önünde aynı Fatiha'yı, aynı Yasin'i okuyorsa, cemaat aynı kıbleye dönüyorsa bu yapılanlarda fevkalade bir yanlışın var olduğunu anlatan Erdoğan şunları söyledi:
"Soruyorum size, Yunus Emre'nin gönlünden geçen tablo bu tablo mudur? O istedikleri işledikleri kültür medeniyet, ruh iklimi bu olabilir mi? Hayır. Kesinlikle olamaz dedik ve bu gidişi durdurmak için kolları sıvadık. Demokratik açılım süreci konuşuluyor. Biz inanıyoruz ki her türlü sorunun çözüm yeri siyasettir meclistir demokrasidir. Bu ülkede insanımızın yaşadığı bir sıkıntı varsa elbette bu meseleleri demokrasi içinde konuşacağız, tartışacağız ve çözmeye çalışacağız. Ancak bu ortamdan rahatsız olanlar kapılarını, gönüllerini, kulaklarını kapatanlarda var. Çok sesliliği kabul etmeden demokrasi olabilir mi veya demokrat olunabilir mi? Demokrasinin kurum ve kurallarının işletilmediği bir yerde nasıl olacakta bizler muasır medeniyetlerin üstüne çıkacağız. Demokrasinin bir hoşgörü iklimini üretemezsek hangi sorunu nasıl çözeceğiz. Kimse kimsenin fikrini kabul etmek durumunda değildir. Ancak herkes birbirini dinlemek saygı duymak zorundadır. Bu demokrasinin de, hukukun da, insan olmanın da gereğidir. Lütfen düşünün Türkiye 30 yıl boyunca enerjisini bu meselelere harcamasaydı bugün nerede olurdu? Türkiye'nin kaynakları terörle mücadelede kullanılmasaydı Ağrı bugün nerede olurdu? Türkiye bugün nerede olurdu? Eğer bu bölgeye bugün yatırımcı gelmiyorsa bunun tek sebebi terördür. Bu acılar yaşanmasaydı inanın çok daha yukarıda olur ilk 10'a girerdik. Üniversite öğrencilerimizin bu süreci dikkat etmelerini ve izlemelerini kesinlikle önemle rica ediyorum. Bu tarihi gelecekte inanıyorum ki en iyi sizler
yazacaksınız. Eğitimli insan sorgulayan, düşünen, bilen, merak eden araştıran insandır. Düşünün sorulara cevaplar arayın. Ama dinlemeyi tartışmayı farklılıklara açık olmayı sakın ihmal etmeyin. Asla kul olmayın. Buralarda çok görüyoruz, el öpme olayını. Ne kul olun, ne köle olun. Onurlu şahsiyet olun. Eğer el öpecekseniz annenizin, babanızın hocanızın elini öpün. Bu fırsatı imkanı bugün ulaştığımız bu noktayı heba etmeye de kimsenin hakkı yok. O yüzden sizlerden de yardım istiyorum. Bu süreci kendine bir çıkar zemini, nemalanma zemini istismar etmeye çalışanlar var. Bugüne kadar Ağrı'nın hiçbir meselesine eğilmeyenler bugün Ağrı'yı kendileri için bir 'ağrı, sızı haline getirmeyenler' Ağrı'nın temsilcisi olamazlar Ağrı adına hüküm veremezler."
EVE DÖNÜŞ SÜRECİ
Dağdakilerin tamamının silahlarını bırakmasını istediklerini, bazılarının son derece sevindirici gelişmeyi bile ayrıştırıcı şova dönüştürmek için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Erdoğan "Habur'da ortaya konan o tavır süreci destekleyen bir tavır mıdır? Böyle sorumsuzluk düşüncesizlik olur mu? Şimdi hangi yüzle milletin karşısına çıkıp biz sürecin başarılı olmasını istiyoruz. Ankara'da İstanbul'da Habur'da yapılanların makul olduğunu söyleyebilir miyiz? Biz bölgesel milliyetçilik istemiyoruz, etnik milliyetçilik de dinsel milliyetçilikte istemiyoruz. Biz bu milletin birbiriyle kucaklaşmasını kalkınmasını istiyoruz. Farklı dini grupların hepsinin birbirine saygılı olmasını iktidar olarak bizlerde onların inançlarının güvenimiz altında olduğunu belirtmek istiyoruz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Roman’ıyla hepsinin bir alt kimlik olarak birbirine saygılı olması gerektiğini üst kimlik olarak ta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşmemiz gerekiyor. Ben bir kez daha bu süreci baltalayanları sorumlu olmaya
sağduyulu olmaya davet ediyorum. Özellikle başlarını ellerinin arasına alarak yaptıkları hataları görmelerini talep ediyorum. Biz bağcığıyla uğraşmıyoruz. Biz diyoruz ki 72 milyon gelsin şu barış üzümünü hep birlikte yiyelim. Bu kışkırtmalarla bir yere varılmaz. Biz Türkiye'yi kucaklıyoruz 72 milyon vatan evladını kucaklıyoruz ve güçlenerek de yarınlara varacağız diyorum" dedi.
Konuşmasının ardından üniversitesi binasını gezen Başbakan Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra helikopterle Erzurum'a geçtiler.