Erzurum'da sağlıkçıların, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek için 65 haftadır yaptıkları sessiz yürüyüşleri devam ediyor.
65. haftasında devam eden protesto yürüyüşünde, doktorlar, tıp fakültesi öğrencileri, sağlık çalışanları ve vatandaşlar Lalapaşa Camisi önünde toplanarak Yakutiye Medresesi'ne kadar yürüdü. Ellerinde Türk, Filistin ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi bayrakları taşıyan sağlıkçılar, döviz ve pankartlarla Gazze'deki zulme dikkat çekti.
Grup adına açıklama yapan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Hakan Sümbül, Filistin ve diğer mazlum coğrafyalardaki kardeşleri için mücadele etmeye devam edeceklerini ifade ederek, " Gazze’de, Batı Şeria’da, Lübnan’da, Doğu Türkistan’da, Arakan’da doğmuş olabilirdik. İşte bu yüzden Türkiye’de, kanımız feda ay yıldızlı bayrağın altında doğmuş insanlar olarak Allah’ın bizi göklerden gelen bir emirle kardeş kıldığı canımız dindaşlarımız için mücadele etmemiz gerektiğini biliyoruz. İşte bu yüzden 1 buçuk yıldır hiçbir cumartesi günü bu meydanı terk etmedik, etmiyoruz.
Savaşı durdurmaya güç yetiremeyen, 15 aydır canlı canlı soykırımı izleyip vicdan azabı çeken herkes için mazlum coğrafyalar bir tövbe kapısı niteliğindedir. Bizler de dirilişimizi ve uyanışımızı borçlu olduğumuz Gazze’nin yeniden inşası için kolları sıvadık. Onların güzel günlerini görene kadar maddi ve manevi yardımlarımıza devam edeceğiz inşallah" dedi.
"Boykota devamda kararlıyız"
Boykotu her fırsatta vurgulayacaklarını ve ateşkesin boykotu gevşetmek için bir bahane olmayacağını, işgalin ve zulmün devam ettiğini hatırlatmak istediklerini anlatan Hakan Sümbül, "Onurlu bir duruş olan boykot insani değerlerini kaybetmemiş her birey için geçerliliğini sürdürmektedir. Son olarak ABD Başkanı Trump’ın konuşmaları için birkaç söz söyleyip duaya geçelim. Biz şahidiz ki Allah’ın "Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir" ayetinin tecellisini gözümüzün önünde gerçekleşti. Trump’ın yaptığı "Gazze cehenneme döndü, kimse artık orada yaşamak istemez, biz devralacağız ve evler yapıp oturacağız" tarzındaki açıklamalarında cehennemden bahsetmesi sebebiyle aklıma gelen bir ayeti de hatırlatmak isterim "Her inatçı zorba hüsrana uğradı. Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir. Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da şiddetli bir azap gelecektir."