Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salonda ‘Felsefe ve İnsan konulu’ konferans veren Prof. Dr. Arslan, felsefenin doğuşunu, geçirdiği süreci ve genel felsefe içerisinde İslam felsefesinin öncülerini ve yerini anlattı.
ARSLAN, FELSEFENİN AMACINA DEĞİNDİ
Türkiye’de akademik çalışmaların birçoğunun gereken titizlikli yapılmadığına dikkati çeken Arslan, “Akademik bir başarı için ‘mış’ gibi yapmaktan kurtulmak gerekir. Türkiye’de akademik çalışmaların birçoğu gereken titizlikte yapılmıyor, çerçevesi belirlenmiş bir eğitim sistemimiz olmadığı için, yaptığımız işlerin de bir ciddiyeti olmamakta. Önce anlamayı, dinlemeyi, farklı düşünmeyi ve tahammül etmeyi öğrenmemiz gerekir” ifadesinde bulundu.
DÜNYAYI FELSEFEYLE ANLAMAK
İnsanın kendini en iyi hissettiği alanın felsefe olduğunu ve insanı, dünyayı anlamanın çok zor ve karmaşık bir mesele olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslan, şunları kaydetti: “Felsefe bazen estetiktir, bazen şiirdir ve bazen anlamdır. Felsefe farklı düşünmek, her an için hakikati arama çabasıdır. Ancak somut bir doğrudan söz edilemez. Felsefede tam doğru diye bir şey yoktur. Felsefe bir tür anlama ve anlamlandırma çabası vardır. Felsefenin konusu olan sorunlara eleştirel ve analitik bakılırsa bir şeyler anlamak mümkündür. Felsefenin ne bilimle ne dinle ne de bu tarz büyük iddialarla bir ilişkisi yoktur. Felsefe soru sorar merak uyandırırı tartışır.”