Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Atasökmen Tıp Fakültesi Plastik ve Cerrahi Uzmanı Yenidünya, ilginç anılarına da yer verdiği konuşmasında hem hekimlerin karşı karşıya bulunduğu zor şartları, hem de doktor-hasta ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini anlattı.
HEKİM DIŞ DÜNYAYI İYİ TANIMALI
Ünlü Plastik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Oğuz Yenidünya, bir hekimin her şeyden önce donanımlı ve kendini sürekli geliştiren bir yapıya sahip olması gerektiğini kaydederek, “Bir hekim kendini gelişen dünyanın şartlarına mutlaka uydurmalı, sadece tıp konusunda değil, hemen her alandan haberdar olmalıdır” dedi.
Kendisinin 48. Ulusal Japon Plastik Cerrahi Kongresi’ne katıldığını ve bu kongrede konuşmasını İngilizce değil, Japonca yaptığına işaret eden Yenidünya, bu tutumunun şaşkınlık uyandırdığını ve daha sonra Japonya’da mikro cerrahi günleri adı altında düzenlenen geniş kapsamlı bir tıp kongresine davet edildiğini dile getirdi.
İNSANLARI SEVİNDİRMENİN BEDELİ
Konuşmasında doktor-hasta ilişkisinin önemine değinen Prof. Dr. Yenidünya, bir hekimin her zaman empati yapması gerektiğini dile getirerek, “Empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyması, onun gibi düşünmesi olarak tarif edilir. Dokto-hasta ilişkisinde de bu uygulanmalıdır. Bir hekim, her şeyden önce kendisini hastasının yerine koyabilmeli, onun gibi düşünebilmesi ve onun ne hissettiğini anlayabilmelidir” diye konuştu.
HEKİM KENDİSİNİ HASTASI YERİNE KOYMALI
Basit gibi gözüken bu tanımın gerisinde pek çok kuramsal öğenin bulunduğunu vurgulayan Yenidünya, bir hekimin yeri geldiği zaman kendisini, çocuğu hasta olan bir annenin yerine, kimi zaman da bizzat hastanın yerine koymasının faydalı olacağını ifade etti.
YENİDÜNYA’DAN İLGİNÇ BİR ANI
Prof. Dr. Mehmet Oğuz Yenidünya, başından geçen bir olayı ise şöyle aktardı: “8 yaşındaki bir kız çocuğu. salça kazanına düşmek suretiyle göğüs kısmı yanmış olarak bize getirildi. Bu çocuğa gerekli plastik cerrahi müdahalesinde bulunduk. Yine 14 yaşında bir kız çocuğunu da buna benzer bir yöntemle tedavi ettik. Her iki hastamızın ortak noktası, kendilerini hastaneye ulaştıran annelerinin durumuydu. Her ikisinin annesinin bakışları da, o kadar çaresizdi ki, onları sevindirmek bile bir insan için en büyük hediyeydi. Bu hediyenin bedeli ne binlerce dolarla ölçülebilir, ne de başka bir metayla” şeklinde konuştu.
Hekimliğin mukaddes bir görev olduğunu ve her mesleğin en az doktorluk kadar önemli olduğunu kaydeden Yenidünya, “Bir hekim kendisini hastasının yerine koymadıkça, hedefine o hastayı tedavi etmeyi ve yakınlarını sevindirmeyi koymadıkça, başarılı olmuş sayılmaz” dedi.