Soylu, Kültür Merkezi’nde “Nükleer Enerji Gerçeği ve Türkiye” konulu bir konferans verdi. Soylu, gelişmiş ülkelerin tamamının enerji ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü nükleer santrallerden elde ettiğini belirterek, “Nükleer enerjiye sahip olmadan gelişmiş bir ülke olmak mümkün değildir” diye konuştu.
//“NÜKLEER ENERJİ GERÇEĞİ VE TÜRKİYE”
Türkiye’de nükleer santrallerin aleyhine medya yoluyla üretilen yanlış bir imaj olduğunu ileri süren Soylu, nükleer santrallerin hem güvenli hem de çevre dostu olduklarını iddia etti.
Dünyada 434 kurulu nükleer enerji santrali olduğunu, bunların 104’ünün Amerika’da, 59’unun Fransa’da, 53’ünün Japonya’da, 35’inin ise İngiltere’de olduğunu anlatan Soylu, Türkiye’de tek bir nükleer enerji üreten santralin olmamasının “trajik” olduğunu vurguladı.
Dünya’da 1956 yılından beri nükleer santrallerin kurulmaya başlandığını ve bugüne kadar sadece 3 kaza meydana geldiğini, ölümlü kazanın ise Ukrayna’nın Çernobil rektöründe ortaya çıktığını ve 31 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Soylu, şöyle devam etti: “Konuyla ilgili tüm uzmanların ortak görüşü şudur: Nükleer enerji, Çernobil kazasına rağmen, insanoğlunun bildiği en temiz ve en güvenilir enerji kaynağıdır. Ancak, bu gerçeği topluma kabul ettirmek gerekmektedir. Nükleer enerji tarihinde bilinen en büyük kaza Çernobil olmasına rağmen bugün Ukrayna ‘da 4 yeni nükleer santralin kurulması devam ediyor.”
//RİSKSİZ ENERJİ KAYNAĞI YOK
“Bugüne kadar enerji kaynakları arasında hiçbir riski olmayan enerji kaynağı tespit edilememiştir” diyen Doç. Dr. Soylu, termik ve hidrolik santrallerde meydana gelen kazalarda binlerce kişinin öldüğünü hatırlattı.
Nükleer santrallere çevreci ve çevre dostu denilebileceğini ileri süren Soylu, şöyle devam etti: “Uluslar Arası Atom Enerjisi (IAEA)’nın 1999 Temmuz ayında yayınlamış olduğu verilere göre, dünyada üretilen elektrik enerjisinin yüzde 17’si aktif durumdaki 434 nükleer santralden elde edilmektedir. Dünya ülkeleri nükleer enerji üretiminin en yüksek olduğu ülkede yüzde 81,5 oranıyla Litvanya’dır. Bu ülkeyi yüzde 78,2’lik oranıyla Fransa ve yüzde 60,1 lik oranıyla Belçika takip ediyor. ABD ise, elektrik ihtiyacının yüzde 21’lik kısmını sahip olduğu 104 nükleer reaktörden elde ediyor. “
//TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye’nin 21. Yüzyılda enerji darboğazına girdiğini anlatan Doç. Soylu, enerji açığını kapatabilmek için nükleer santrali olan ülkelerden enerji almanın yollarını denemeye devam ettiğini hatırlattı.
“İşte asıl trajik olay budur. Türkiye bu durum karşısında daha fazla vakit kaybetmeden nükleer santraller kurmalıdır. Ülkemizin çevresindeki Ermenistan, Bulgaristan gibi ülkelerin çok ilkel teknolojiye sahip santraller işlettikleri biliniyor. Bunlar infilak ettikleri takdirde, bu enerjiye karşı çıkanların görüşüne göre, en çok zararı Türkiye görecektir. O halde, neden bu santrallerin faydasını komşu ülkeler görsün de zararını yalnız biz çekelim?” diye soran Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:“Türkiye üyesi olduğu uluslar arası nükleer kuruluşlara yılda 15 milyon dolar ödüyor ve bu kuruluşların imkânlarından faydalanamıyor. Öyle ki, yetişmiş ve atıl durumda bekleyen birçok elemanı varken bu teknolojiden yararlanamaması içler acısı bir durumdur. Türkiye’nin enerji talebi 2010 yılında 188,2 milyar KWh’e, 2020 yılında ise 253,6 milyar KWh’e ulaşacağı yönündedir. Türkiye enerji ihtiyacını doğalgaz, hidrolik, linyit ve taşkömürü, fuel-oil ve motorin gibi kaynaklardan elde etmeyi planlıyor. Nükleerin payı ise sadece yüzde 9. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum: Dünyadaki fosil enerji kaynakları hızla tükeniyor. Yapılan tahminlere göre petrol 2050’de, doğal gaz 2070’de, kömür 2150 yılında tükenecektir. Bu çıkmaz yol karşısında dünya ülkeleri çözüm yolları aramakta ve yeni projeler geliştirmektedir. Türkiye ise, hızla büyüyen ve yakın gelecekte ‘Dünyanın süper güçleri’ arasında yer alacak bir ülkedir. Çevre ve halk sağlığı bakımından zararsız, ucuz ve güvenli enerji kaynaklarını kullanmak suretiyle kısa zamanda çağdaş anlamda sanayi devrimini tamamlaya bilir. Buna ivme kazandıracak enerji kaynağı ise nükleer enerji santrallerine sahip olmaktır.”