Şifalı ılıcaları, içmeleriyle tarihi kaynaklarda yer bulan Erzurum, termal potansiyelini tanıtım eksiklikleri sebebiyle ekonomiye kazandıramadı. Sadece il halkı tarafından kullanılan termal kaynaklar katma değer sağlayamadı. Erzurum, termal kaynaklarının tanıtımı noktasında 400 yılın gerisinde.
ERZURUM gazetesi
Erzurum’un hem doğusu, hem de batısında bulunan termal su kaynaklarından, bundan tam 400 yıl önce de övgüyle bahsedildiği ortaya çıktı. 16. yüzyılın Müslüman yazarlarından olan Mehmed bin Ömer bin Bayezid-el Aşık’ın, Menazirül Avalim isimli eserinde, Ilıca ve Hasankale’deki kaplıca sularına geniş yer verdiği kaydedildi.
TARİHİ KAYNAKLAR VE ERZURUM
Erzurum’un termal turizm potansiyeline, 1600’lü yıllarda bile işaret edildiği ortaya çıktı. Osmanlı’da memur ve aynı zamanda yazar da olan Mehmed bin Ömer bin Bayezid-el Aşık, Erzurum’da ve bazı kazalarında görev yaptığı dönemlerde, termal kaplıcaların tanıtımına büyük katkıda bulunurken, bu hizmeti, ‘Menazirül Avalim’ isimli eseriyle de, gelecek nesillere aktardı. ‘Dünyadan Görünüşler’ anlamına gelen ‘Menazirül Avalim’ isimli kitapta, Erzurum’daki kaplıca sularından övgüyle bahseden Mehmet Aşıki, şehrin doğusu ve batısının sıcak su kaynaklarıyla çevrili şehir için; “içerisi ayaz; ama kapıları sıcak diyar” ifadelerini kullandı.
TARİHE DÜŞÜRÜLEN “ŞİFALI SULAR” KAYDI
Erzurum’un Aziziye ilçesindeki Ilıca kaplıcalarından “Erzurum Hamamı” diye bahseden Mehmed bin Ömer bin Bayezid-el Aşık, ünlü seyahatnameler arasına giren Menazirül Avalim’de, Ilıca kaplıcaları ile ilgili olarak şu bilgileri aktarıyor: “Ilıca’daki Erzurum hamamı, şehre üç merhabedir. Hayır sahiplerinden birisi kaynak üzerine kargir kubbe yaptırmıştır. Su havuzu doldurmaktadır. Ayak basılan yerler kumdur. Havuza dört yandan su dolar, taş döşemesi yoktur. Sadece havuz çevresi taşlıdır. Bu sıcak suyla dolan havuzun ve dahi hamamın havasının, bilinen bilinmeyen şifası çoktur. Geleni de gideni çoktur. İnsanlar akın akın buralardan şifalaşmaya gelmektedirler.”
Erzurum’un termal su kaynaklarıyla ilgili olarak, Hasankale’yi de eserine kaydeden Mehmed bin Ömer bin Bayezid-el Aşık’ın, Ilıca’daki kaplıcalara nazaran buradaki suların daha sıcak ve daha bol olduğuna vurgu yaptığı gözlendi.
GÖLBAŞI’NIN ADI NEREDEN GELİYOR
Erzurum’un doğusu ve batısındaki kaplıcalardan, Evliya Çelebi ile Katip Çelebi’nin de bahsettiği öğrenilirken, Prof. Dr. Zeki Başar ise, yazılı bazı aktarımlarıyla şu bilgileri veriyor: “Şimdiki havaalanının bulunduğu yerden Köse Mehmet Köyü’ne kadar yağışlar ve kar erimesine bağlı sularla, geçici bir göl oluşurdu. Eski kaynaklarda da, sazlarıyla meşhur bu gölün bir ucunun Erzurum’un kuzeydoğusuna kadar yayıldığı bilinirken, şimdiki Kavak Mahallesi civarına Gölbaşı denilmesinin sebebi de budur. Erzurum içindeki yıkanma yerleri ısıtma su ile hizmette bulunurdu. Hem de çevresinde sıcak ve soğuk mineral sular mevcuttu.”
Söz konusu kaynak sularının, zaman içerisinde çeşitli depremlere maruz kaldıkları da aktarılırken, sudaki sıcaklık artış ya da azalmalarının ise, yer hareketleriyle ilgili olduğu bildiriliyor.