“Coğrafi ve tarihi bakımlardan Kıbrıs’ın Yunanlılıkla hiçbir alakası olmadığı gibi bu ada halkı da Yunanlı değildir… Rumca konuşan bu kitlenin Yunanlılıkla ırki bakımdan hiçbir münasebeti yoktur. Bunlar tarihçilerin ‘Akdeniz ırkı’ diye tabir ettikleri bir soydandırlar”. 1955 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Dünya yeniden şekillenirken ve ülkeler de renkten renge dönüşürken Avrupa’nın nasıl bir pozisyon alacağının sancıları çekiliyor. Çıkar ortaklığında bir araya gelenlerin yıllarca süren Haçlı Seferleri sonrasında kendi aralarında da yıllarca süren savaşları yaşadılar. Kendi sınırlarını belirlemiş olsalar bile kafalarında yer etmiş olan emperyal dürtü onları rahatsız etmeye başladı. AB içinde de benzer yaklaşımları sergilemeye çalışırlarken İngiltere birlikten ayrıldı. Kendi savunmaları için bile Avrupa Ordusunu kuramadılar. NATO’nun şemsiyesi altında kendilerine yer bulmayı şimdilik başarmış görünüyorlar.
Amerika’nın Çin ile bilek güreşi yapıyor görüntüsünü vermesi yaşlı Avrupa’nın, Fransa’nın peşine takılarak AST diye tanımlanan Avrupa Siyasi Teşkilatı’nı kurma çalışmalarını başlattı. Fransa’nın NATO içinde zaman zaman bazı arızalar çıkardığı biliniyor. Aynı sıkıntıyı şimdilerde AB içinde kullanıma sürüyor. AST’ın kurulmasının Türkiye AB ilişkilerini olumlu yönde etkileyeceğinin kısa sürede gerçekleşmeyeceğinin unutulmaması gerekiyor.
Çevremizde bunlar yaşanırken Devletimizin 39. Kuruluş günü İstanbul’da yaşanan terör olayının gölgesinde kutlandı. Nice 39 yıllara diyoruz.
Baf’a bağlı HLORAKA köyünde bir süre önce EOKA’ya silah getiren gemilerin sergilendiği müze yaptıkları biliniyor. Ayrıca yine adı geçen terör örgütünde görev almış ve onlara göre kahramanları olan kişilerin büstleri yapılmıştı. Dünyamız barış için çaba harcamaya çalışırken şimdilerde adı geçen örgütün askeri sorumlusu olan Grivas’ın büstünün dikilmesi çalışmaları başlatıldığı duyuruluyor. Karşımızdakilerin şu veya bu nedenle tarihlerini canlı tutmak için hiç sınır tanımadıklarını yadsımıyoruz.
Türkiye’nin adada bu yönlü bir çalışma içinde olması halinde dünyayı dar edebilmek için her yola başvuracakları biliniyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşun 39. Yılında bile saldıracak yer armaya başladılar. Son olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü olan İngiltere ile Stratejik Ortaklık Anlaşması imzaladıklarını duyuruyorlar. İmzaladıkları bu anlaşma ile İngiltere’nin eski sömürgelerinde kendisine yer bulabilmek istediğinin de mesajını veriyor. Yazımızı yazdığım ana dek AB’den olumsuz açıklamayı bir yana koyalım eleştiri bile gelmedi. BM’den de herhangi bir açıklamanın yapılmamış olması adı geçen kuruluşun yanlı tutumunun göstergesidir.
Karşımızdakilerin bu yaklaşımına karşın yapılanları uluslararası kuruluşlar başta olmak üzere dünya kamuoyunun bilgisine getirmemiz gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…