“Rum liderliği Ada’nın tümü hakkında beyanlarda bulunmaya devam ediyor. Ne hakla? 1963’de silah zoru ile hükümetten attıkları Türk halkı hak-kında söz söylemek hangi Rum’un haddine düşmüştür ki?”. 1973 Dr. Fazıl KÜÇÜK
AB ülkelerinin elbirliği ile Rusya’ya karşı kışkırtılan Ukrayna yönetiminin bu tuzağa düştüğü biliniyor. Öncelikle silah yardımı diye duyurduklarının ancak %10’unu kadar verdikleri geçtiğimiz günlerde açıklanıyordu. Bu nedenle Rusya’ya karşı yapılacak saldırının gerçekleşemediği belirtiliyor. Buradan elde edemedikleri sözde başarıyı şimdilerde AB üyeliği masalı ile avutmaya çalışıyorlar. AB üyeliği konusunda ortak bir görüşte birleşemedikleri biliniyor. Bu üyeliğe Danimarka ile Hollanda’nın onay vermeyeceğini de açıklamış bulunuyor-lar. Onay vereceklerini açıklayanların bir tek istekleri Ukrayna’nın Rusya’ya karşı yeniden saldırmasıdır.
Bu tartışmalar sürgit ederken Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron Ukrayna’nın üyeliğinin en az 20 yıl sonra gerçekleşebileceğini söylüyor. Türkiye’-ye karşı uyguladıkları ve bir anlamda maskaralığa dönüştürülen sürece benzetmeye çalışacakları anlaşılıyor. Rusya da AB ülkelerinin uygulamaya koydukları ambargolara karşın misillemede bulunuyor. Yaşanan savaşı zamana yayarak AB ülkelerine doğalgaz satışı kartını bu ülkelerin başında Demoklesin kılıcı gibi tutacağı anlaşılıyor.
Dünyanın yeniden şekillenmeye başladığı bu dönemde Rusya Ortodoks Kilisesi ile Ukrayna Kilisesi arasında bir süreden beri egemenlik savaşı yürütülüyor. Rusya Sovyetler Birliği döneminde kendisine bağlı olan kiliselerin yine kendisine bağlı olmasını istiyor. Ukrayna kilisesi bu uygulamaya karşı çıkıyor. Yaşananların Orta Çağ döneminden kalma din savaşlarına dönüşebileceği endişesi yaşanıyor. Yakın çevremizde dünyanın yeniden yapılanmakta olduğu günlerde bizlerin de hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Yaşananlara karşın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için düğmeye basılması kaçınılmaz olarak karşımızda duruyor. Bu yönlü yapılanma için bütün siyasi partilere büyük sorumluluklar düşmektedir. Sen ben yok biz varız ilkeleri çerçevesinde hareket ederek karşımızdaki unsurun çabalarını bir yandan boşa çıkarırken Birleşik Krallığın prensinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne geçmemesi tartışmasının hiçbirimize yararının olmayacağının da unutulmaması gerekiyor.
Yunanistan Başbakanı Mitçotakis geçtiğimiz günlerde mendil büyüklüğündeki ülkeyi ziyareti sırasında Bay Anastasiyadis ile yaptığı görüşmeden sonraki konuşmasında “Güçlü Yunanistan güçlü Kıbrıs güçlü Hellenizimdir. Zannederim bu her iki vatanımız için güçlü bir mirastır” diye konuşuyordu. Buna koşut önümüzdeki dönemde izleyecekleri politikaları da değerlendiriyorlardı. Bölgede yaşanan olayların üzerine benzin dökmeden ortak çalışma yapacaklarını da belirtiyorlardı.
Olayların üzerine benzin dökmeyeceklerini söylerken tek ayak üzerinde konuştukları anlaşılıyor. Çünkü Bay Anastasiyadis, 1974 öncesinde %14 olan Türk taşınmazlarının %37’ye yükseltildiğini söylüyor. Bu konuşmasını Fransa’nın AB dönem başkanlığının sona erdiği törende yapıyordu. İngiltere’nin sömürge döneminde Türk taşınmazları üzerinde yapılan haksız hukuksuz uygulamaların da irdelenmesi gerekiyor.
Yukarıda da değindiğimiz gibi önümüzdeki dönemde sen ben değil biz varız diyerek yola çıktığımızda önümüzde hiçbir engelin kalmayacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…