Dilimizde yer etmiş öyle deyimler var ki, her gün onlarca defa kullanırız da bir gün dönüp acaba bu niye söylenmiş diye merak edip bakmayız…
Gariptir ama böyledir…
Başta bendeniz olarak öyle değil miyiz?
Erzurum’da yediden yetmişe herkesin kullandığı “tas itti” deyimi de öyle…
Doğrusu bu güne kadar ardında ne var diye bakmamıştım…
Taa ki, gümüşlü kümbetle ilgili yaptığım araştırmaya kadar…
Evet bu kümbetin ilginç bir hikayesi var…
İsterseniz önce Kümbet’i anlatalım sonra da hikayeyi…
Kars Kapı güzergahında…
Asri Mezarlığın tam karşısında…
Şehitliğin hemen yanı başında yer alır bu kümbet…
Benzerlerinden ilhamla 14. yüzyıl başlarında yapıldığını söylerler…
En detaylı bilgiyi Evliya Çelebi veriyor…
Diyor ki…
Tebriz kapusunda Gümüşlü Kümbet namında seramed ve musanna bir kubbe-i ali vardır. Zaman-ı kadimde serapa gümüşle mestur imiş.. Sultan Mahmud-i Gaznevi burada medfundur. Sengi Sandukasında sadece Sultan Mahmut yazılı. Gaznevi yok”
***
Burayla ilgili en sarih ve sahih bilgiler bu kaynakta bulunuyor…
Erzurum’daki Kümbetleri yazanların hemen tamamı da, Evliya Çelebi’nin bu notunu kayda geçmişler…
Türbeden ziyade bulunduğu yer önemli…
Zira derler ki, Erzurum’un ilk kurulduğu yer burası imiş…
O vakitler şehrin Han’ı pozisyonunda ise bir kadın bulunuyor…
Yiğit bir hatun!
O nispette de mert.
Gelen geçen içsin diye buraya bir çeşme yaptırır bu han hatun…
Tası da altından…
Suyunu içen dua edip gidermiş…
Bir gün bu altından tas çalınmış….
Hatun Han duyunca çok üzülmüş…
Adeta kahretmiş…
Ve artık “tas yitti” ya bu mahalde durulmaz deyip, şehri Karaz köyünün bulunduğu yere taşıttırmış…
O gittikten sonra da, burayı öylesine bir su basmış ki, sular çekildikten sonra eskiye ait hiçbir şeyin kalmadığı, sadece çeşmenin ayakta olduğu görülmüş…
***
Bu bir menkıbe.
Verdiği mesaj önemli…
Alana elbet…
Buradan hareketle halimizi gözden geçirirsek…
“Tas İtti”ye nasıl bir format atmamız gerekir sizce…
Ne dersiniz?