Önce aslan gibi iki genç subayımız şehit edildi…
Sonra..
Gün geçmedi ki sınır ihlali yapılmasın…
Dahası, sınıra yakın yerleşim yerlerimize topla, bombayla saldırı gerçekleşmesin…
En son da…
Suçsuz günahsız beş vatandaşımız canından oldu…
Ne için…
Suriye’nin eli kanlı diktatörünün keyfi için…
***
Buna karşı devlet olarak ülkemizin bir tavrı olmasın mı?
Sınırlarımız ihlal edilirken…
Vatandaşlarımız katledilirken…
Sessiz sedasız seyir mi edelim…
Hükümet bu tarz bir tavır sergilese, kim rıza gösterir…
“Nerede bu devlet” diye bağırmaz mıyız?
***
Olanı biteni hayretle izliyoruz…
Hükümet sınır ötesi hareket izni çıkarmaya kalkınca…
Bir feveran bir bağırtı ki…
Ne oluyoruz?
Savaşa hayır naraları kulaklarımızı patlattı…
Bu bir bakıma, “Bırakın Esad her türlü eşedliği yapsın” anlamı taşısa da…
Ambalajı güzel yapıyorlar…
“Savaşa hayır!”
İnsanımızın çoğu saf, temiz bir yürek taşıyor…
Onlar da, haklı olarak elbet “savaşa hayır” diyorlar…
Sanki, hükümet çevreleri savaş istiyormuş gibi…
***
Tam tersi…
Tezkereye hayır diyenlerin büyük çoğunluğu içten içe “keşke savaş çıksa” duasındalar…
Akılları sıra bu sayede hükümet zora düşer…
Kim bilir belki de bütünüyle düşer hülyasındalar…
Yani, devlet, millet gibi yüksek değerler onların umurlarında değil…
Bunun Erzurumlu muhayyilesindeki karşılığı:
“Kurt ile yiyip, kuş ile şivan etmektir”…
Böyle olduğu için de…
Yani işin içinde samimiyet olmadığı için de…
Niyetleri bir türlü hakikat olmuyor…
Paylarına düşen hep sükutu hayal!
***
Bu defa da öyle olacak…
Gelişmeler, hep ülkemizin lehine dönecek ve…
İnşallah Suriye sükun bulurken…
Bizde de, terör belası bütünüyle berhava olacak…
Tek düze bakanlar…
İdeolojik körlükle malul olanlar görmese de…
Hepimiz bu hakikati çok yakında duyacağız…
İnşallah!