“Kıbrıs tarihini bilmeyen, Kıbrıs Rum’unun taşıdığı ruh halinden habersiz Türk şeref ve haysiyetini koruma savaşında bugüne kadar dökülen kanların maksat ve gayesini idrak edemeyecek kadar gaflet ve dalalet içinde olanların Ada’da huzuru ve güveni sağlayan kahraman Türk Ordusunun çekilmesi talebinde bulunmaları kadar yersiz ve bayağı hareket olamaz!”… 1978 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Avrupa’nın önünde Haziran ayı içerisinde yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçiminin sonucu AB’nin de geleceğinde önemli ve belirleyici olacaktır. Nedeni ise üye ülkelerde yaşanmakta olan ırkçı partilerin oylarındaki artış olarak bazı ülkelerde ise birinci parti konumuna ulaşmalarıdır. Son olarak Portekiz’de yapılmış olan seçimin sonucu bunun göstergesidir. Bu sonuca göre Merkez Sağda yer alan Sosyal Demokrat Parti ve Demokratların oluşturduğu blok ile Hıristiyan Demokratlar, Sosyalistlerin oluşturduğu bloku kıl payı ile de olsa seçimin yeneni olarak başarılı olmuşlardır.
Aşırı sağın yükseliyor olması Küreselcilerin Ulus Devletler çöktü yaklaşımlarının da sonunu getiriyor. Unutulmamalıdır ki Ulus Devletler hiçbir zaman çöküp dağılmaz kısa süre sonra da eski güçlerine ulaşırlar. Avrupa’da olduğu gibi iki paylaşım savaşı geçirmiş olan Kara Avrupası’nın yeniden kurulmaya çalışıldığının da işaretlerini veriyor. Bu durumda 20. Yüzyılda yaşanan iki paylaşım savaşları noktasına gelinmemesi umulmalıdır. Kara Avrupası’nın önümüzdeki Haziran ayında yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimi belirleyici olacaktır. Sağcı Blokun tehdit olarak algılanması Kara Avrupası’nın önündeki engellerden yalnızca bir tanesidir.
5 Kasım 2024 tarihinde Amerika’da yapılacak ve şimdilerde iki adet yaş almış kişinin yarışması Avrupa için de önümüzdeki dönem için belirleyici olacaktır. Biden’ın kazanması şu anda Avrupa’da dikkati çekecek olumsuzlukların yaşanmasına fırsat vermeyecektir. Buna karşın Kongre’yi 2020 yılında basan Trump taraftarları aşırı sağ blokun güçlenmesi için zemin oluşturacaktır. Kara Avrupası’nın Güneydoğu kanadının da ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor. NATO çerçevesinde iki komşu olan Türkiye ve Yunanistan’a yapılan dengesiz silah yardımlarının gözden geçirilmesini gerekli kılıyor.
BM Genel Yazmanının Kişisel Özel Temsilcisi olarak görevlendirilen Maria Angela Holguin Cuellar müzakere sürecinin başlatılabilmesi için yoğun çaba içinde olması bir umut olabilir mi? diye sormadan geçmemek gerekiyor. Ada’da bir dizi görüşmelerde bulunduktan sonra Londra üzerinden Newyork’ta görüşmeler yaptıktan sonra aynı yoldan Kıbrıs’a dönüş yaptı. Londra’da İngiltere yetkilileri arasında yaptığı müzakere sürecinin ötesinde çözüm önerilerinin tartışıldığı belirtiliyor.
İngiltere’nin eski mal sahibi olduğu adada bulunacak çözüm süreçlerinde hep belirleyici olduğu biliniyor. Adı geçen ülke Kıbrıs’ta bulunan iki adet askeri üslerinin geleceğinin güvence altına alınması istiyor. Buna koşut adada iki ulusun temsilcileri arasında ayırım yapması nedeniyle çözüme ulaşmanın olanaklı olmamaktadır. İçinden geçmekte olduğumuz bu dönemde yıllardır oynanmaya devam edilen oyunun ötesinde bir anlam içermemektedir.
Sınır geçişlerinin her iki halk arasındaki karşılıklı güvenin sağlanmadığı gerçeğinin bilinmesi gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız.