İçinde bulunduğumuz zaman dilimi eşsiz anlamlar içeriyor…
“Efendimiz” diye nitelediğimiz ve yüce Allah’ın “sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” dediği eşsiz insan Peygamberimizin doğum haftasını idrak ediyoruz…
"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik” buyruğuna muhatap, eşi menendi bulunmaz bir insan…
O’nun doğduğu çağı hatırlayalım lütfen…
Dünyanın her tarafında cehalet zulüm ve ahlaksızlık almış yürümüş; Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti…
Ve yine lütfen hafızalarımızı tazeleyip bakalım…
O yokken, merhamette yoktu…
Onun olmadığı zamanlarda şefkat denen kutsal kavram bilinmiyordu…
Zalimce yaklaşımlar bütün bir topluma hakimdi…
Kadın’ın ise sadece adı vardı…
Çocuklara sevgiyle yaklaşmak ayıp sayılırdı…
Ebeveynler evlatlarını merhametle kucaklamaktan kaçınırlardı…
Hele, siyahi olmak bütünüyle suç gibi algılanırdı…
Kölelerin büyük çoğunluğu da siyahi olanlardan seçilirdi…
***
O’nun doğumuyla birlikte çok şey değişti…
Hatta her şey değişti…
Doğduğu gece insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıç oldu…
Yaşanan olaylar müşriklerce de doğrulanmış, ve “o gecenin sabahı gerçekten, feyiz ve bereket fışkırıyordu” itirafında bulunmuşlardı…
İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı…
O âlemlerin Rabbinden, alemlere rahmet olarak gönderildi…
Asırlara sığmayacak değişimleri bir kaç sene içerisinde gerçekleştirdi….
Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra şefkat ve merhamet abidesi kesildiler…
Dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler.
İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan ve özünde acımasızlık bulunan alışkanlıklarını terk ettiler…
O, günümüz insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adaleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi…
Böylece cehalet asrı bir saadet asrı olup, çıktı…
Özellikle de merhamet, şefkat, sevgi pınarları fışkırır hale geldi…
***
O’nun nezdinde zengin fakir ayırımı yoktu…
O insanların fiziki yapısıyla da ilgilenmezdi…
İnanmayanlara dahi merhametle yaklaşırdı…
Müminler O büyük insanın başından geçen şu olayı çok iyi hatırlarlar…
Bir gün Peygamberimiz otururken bir adam geçti. Yanındakine sordu:
"Bu adamı nasıl bilirsin?"
Şöyle cevap verdi:
"Bu zengin ve etkin birisidir. Ne derse yaparım."
Peygamberimiz bir şey demedi. Az sonra birisi daha geçti. Peygamberimiz aynı soruyu bunun hakkında da sordu ve şu cevabı aldı:
"Bu adam fakir Müslümanlardan birisidir. Ona ne kızımı verir, ne de dediğini yaparım."
Böyle bir sözü hoş karşılamayan Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Dünyanın bir tarafı az önce geçen zengin kişilerle doldurulsa, bir tarafına da bu fakir adam konulsa, fakir adam onların hepsinden daha ağır gelir ve onlardan daha hayırlıdır."
Yine rahmet peygamberi efendimizin çocuklara duyduğu sevgi ve şefkatin derecesine hiçbir devirde ulaşmak mümkün olmamıştır…
Aynı şekilde hayvan sevgisi de zirvedeydi…
Cenab-ı Hakkın Sevgili Resulüne, kendi ismi olan "Rahim" ve "Rauf" sıfatlarını vermesi boşa değildir…
Peygamberimizin ne kadar merhametli ve şefkatli bir kalbe sahip olduğuna işaret içindir!
Bakın ümmeti için ne buyuruyor:
“Hiç şüphesiz ben size bir babanın evlatlarına olan durumu gibiyim.”
Onun merhameti sadece dönemindeki insanları değil, kıyamete kadar gelip geçecek bütün ümmetini de içine almaktadır.
Öyle ise…
Bu eşsiz önderi doğum haftası münasebetiyle hakkıyla hatırlayanlardan olalım…
O’nun bize şefkatle yaklaşımını, biz de karşılıksız bırakmayıp, O’nun izinden gidenlerden olalım…
O’ndan aldığımız sevgi ve merhamet meşalesini bütün insanlık için her daim taşıyıp yükseklerde tutalım…
Umalım ki, bu yol bütün inanlar için kolaylaştırılmış olsun!