Ülke TV diye bir kanal var... Zannederim Kanal7’nin haber formatındaki versiyonu...
Nasılsa açık kalmış konuşulanları duyuyorum... Üç genç insan geyik muhabbetindeler... Programlarının adı Meksika Sınırı...
Kafadarlar üst perdeden al takke ver külah yapıyorlar... Kitap, kültür vs derken, bir müzik arası... Çalan parça, etnik bir lisanla potest telleniyor... Merak ediyorum... Daha dikkatli bir biçimde takipe başlıyorum... Konuşanların üçü de kaşıyor...
İnceden inceye yara kaşımak işleri...
Nihayet kıvamına getiriyor birisi...
Ve... Polis, asker taşladıkları için kimi mahkemelere kimi de, tard edilerek ailelerine teslim edilen çocuklara getiriyor meseleyi... Bilmesek, görmesek, söylenenleri dinleyip amel etsek, billahi polis asker düşmanı oluruz...
Biri pas atıyor, diğeri alıyor ve kesiyor; öbürü voleyi çakıyor...
“Devlet çocukla çocuklaşmasın”
Bunun açılımı şu:
“Bırakın çocuklar, asker polis taşlasın, nümayiş yapsınlar; hatta hatta büyüp dağa bile çıksınlar..."
Seyrettikçe adrenalin zayiatına uğradım... Bunlar sözümona muhafazakar posta girmiş, ince ince teröre çanak tutuyorlar...
El insaf be adamlar el insaf.
Allah’tan korkmadığınız belli...
Ama adetullah’ı hatırlayın... Güneydoğuda bigünah askerlerimiz şehit olurken ağlayan analardan belli ki size yakın olan hiç olmamış... Allah adili mutlaktır... Bu masumiyet kılıfı geçirdiğiniz çocuklar yarın büyüyüp sizin yakınlarınızdan birine keleşle yöneldiğinde, “bu musibet nereden geldi” demeyin...
Bugün, askerimizi, polisimizi suçladığınız anları hatırlayın... O an ilahi adaletin tecelli anıdır işte... Aslında bu konuyla ilgili çokça şeyler söylemek istiyorum da... haddi aşmayayım diyorum... Hülasa: Terör bu kafayla büyüdü, büyütüldü...
Acı olanı, değerleri muhafaza etme adına yıkıma soyunanları görmek...
Nereden nereye...
Türk milletinden Türkiye halkına geldik...
Ardından geleceğimiz noktayı ıstırapla bekliyoruz... Sonumuz hayır olsun inşallah!