Uzun yıllardır cenazelerin kaldırıldığı birkaç camiden birinden bahsedeceğiz…
Alağa Camii…
Gerçek ismi bu…
Ancak, Erzurum’da büyük çoğunluk burayı muhitin ismiyle bilir…
Gürcü Kapı Camii diye…
400 seneyi aşkın bir zaman önce yapılmıştır…
Banisi ilginç bir isimdir…
O tarihlerdeki Yeneçerilerin Erzurum’daki başı durumunda olan Zakreci Ali Ağa…
Zakrenin ne anlama geldiğini çok araştırmamıza rağmen bulamadık…
En yakın ifade zahireci…
Ama öyle mi?
Her neyse…
Caminin tam inşa tarihi 1608…
Kitabede ise harika bir yakarış kayıtlı…
Osmanlıca harflerle “Tanrım, yaradanım! Gözyaşlarıma acı…
Tövbemi kabul, hatamı mağfiret et”
***
Bu cami çok defa tamir ve tadil görmüş tarihi eserlerimizdendir…
En esaslı onarım vakti ise 1957’dir..
Birkaç sene önce de yine yüzeysel de olsa elden geçirilmiştir…
Her yönüyle güzel bir eserdir…
Burada vazife yapan imamlar da öteden beri hep seçkin isimlerdir…
Tek tek isimlerini yazıp unuttuklarımızı kırmak istemem…
İstisnası yoktur…
Tamamı çok nitelik ve saygın hemşerilerimiz…
Burayla ilgili benim için en çarpıcı ve eleştiri mevzuu olacak taraf, camiye sonradan eklenen kısma yeterince özen gösterilmeyişidir…
Ne zaman gittiysem karşılaştığım manzara, o bölümün tozlu topraklı halidir…
Garip bir durum ama…
Maalesef böyle…
Hüsnü zan üzere bakıp cemaatin çokluğuna veriyoruz bu durumu!
Lakin, “temizlik imandandır” hükmünce bir kayıt düşmeyi de şart görüyoruz…
***
Camide, paha biçilemeyecek kıymette 5 adet şamdan bulunuyor…
Hepsi de farklı tarihlerde vakfedilmişler…
Molla Hüseyin…
Hüseyin İbni Bayraktar…
Nusret Efendi birer adet…
Osman Bey ismiyle bilinen mübarek bir Erzurumlu ise şamdanlardan ikisini vakfetmiş…
Allah hayırlarını kabul etsin…
Zaman zaman, özellikle de hutbelerde dua arasına “bu caminin banisi ….” girizgahıyla dualar yapılır…
Güzel bir uygulama…
Ancak, şuna inanıyorum ki…
Bu yapılsa da, yapılmasa da, orada Allah’a yönelenlerin elde ettikleri sevaplardan zaten orayı inşa ettirene pay yansıyordur…
Ne mutlu böyle eserleri kazandırıp, amel defterleri dünya durdukça açık kalacak olanlara…