Erzurum'da bilinen bir gerçek, kahvehane sayısı çok fazla.
Herkesin yolu günde en az bir kez kahveden geçiyor.
Çok gezen, genç bir gazeteci arkadaşım anlattı.
Peki kahvelerde ne konuşuluyor?
Hiç merak ettiniz mi?
ESKİLERDE KIŞ GECELERİ NASILDI?
Eskiden kış gecelerinde halk ozanları ya halk eğitim salonunda ya da kahvelerde sahne alırdı.
Hatta bir kaç kahvede, aşıkların rekabeti bile olurdu.
Millet de gider izlerdi, dinlerdi, bazı mesaj alır çıkardı.
Örneğin bir 'Çorapçı Behçet amca' vardı.
Elinde deste deste çoraplarla kahveleri, işyerlerini dolaşır satardı.
Allah rahmet eylesin, Çorapçı Behçet amca, bir meddahtı.
Geceleri kahvede sahne alır, 'arkası yarın' gibi halk hikayeleri ve efsanelerini anlatırdı.
Edebiyat Fakültesinde de halk hikayelerini öğrencilere anlatan Çorapçı Behçet, tez konusu bile olmuştu.
Örneğin mısır patlatanlar geceleri beyaz şeker torbalarda sokakları dolaşır, bardak hesabı satarlardı.
Ne bileyim, kış oldu mu, bir takım etkinlikler olurdu.
Şimdi halk eğitim yıkıldı, aşıklar kahvelerde program yapmaz oldu.
-Peki günümüzde kahvelerde oturanlar ne yapıyor?
Ne yapacak efsane üretiyor.
Ürettiği efsaneye veya yalana bir süre sonra kendisi inanıyor.
KÜP DOLUSU ALTIN ÇIKMIŞ
Dedik ya o gazeteci arkadaşımız anlatacağımız efsaneyi kulağı ile dinlemiş.
Hatta bir değil iki efsane birden anlattı.
Önce birini anlatalım, bir zaman sonra da ikincisini yazarız.
O da Erzurumlu ünlü bir işadamıyla ilgili.
En iyisi sözü uzatmadan efsaneye giriş yapabilmek için herkese soralım:
-Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler, niçin Havuzbaşı semtindeki Halk Eğitim binasını ani bir hamle ile yıktı?
Belki kulaklarınıza inanmayacaksınız ama kahvelerde yanıtı şöyle veriliyor:
-Halk Eğitim'in altında 'define' varmış.
Yıktıkları gece, sözde küp dolusu altın çıkarmışlar.
Şimdi hiç böyle yalan duydunuz mu?
İşte 'şehir efsanesi' dediğin böyle olur.