Bugün isim vermeye ara verelim isterseniz…
Ve… “Siyaset, milletvekilliği her şey mi?” sualine cevap arayalım…
Yani hizmet için ille de siyaset kurumuna intisap mı gerekiyor…
Elbet değil…
İhtisas yaptığınız sahada, pekâlâ iddianıza, ideallerinize dönük en güzel hizmetleri vermeniz de mümkündür…
Mesela, vizyon sahibi bir işadamı, mensubiyet duyduğu şehre verimli yatırımları kanalize ederek çok yerinde hizmetler sunabilir…
Yine mesela, bir eğitimci, şehrin içinde bulunduğu eğitim açmazları için somut projeler geliştirip bu alanda oluşan açığın kapanmasına önayak olabilir…
Yine, bir hekim, bir avukat ve benzeri iş alanlarındakiler kendi konu ve konumlarına uygun, bulundukları kentlere güzel hizmetler sunabilirler…
Sanatçısı öyle…
Öğretim Üyesi öyle…
Hele STK’lar kanalıyla…
Belki bir bakan’dan, bir Bakanlıktan çok daha verimli çalışmalar bu sahadan gerçekleştirilebilir…
Örnekleri çok…
Bu sayede her şeyi siyasete ihale etme anlayışından da kurtulmuş oluruz…
Bu demek değil ki…
Siyaset ihmal edilsin…
Hayır, bin defa hayır…
Öteden beri söylediğimiz gibi elbette nitelikli insanlarımız o alanı asla boş bırakmamalılar…
Bu konuda en veciz tespiti Bediüzzaman yapmış…
“Dosta önerilmeyecek, düşmana terk edilmeyecek bir saha” diyerek…
***
Bizim ifrat tefrit hastalığımız var ya…
En çok ölçüyü kaçırdığımız alanlardan birisi de burası…
Siyaset…
Bakınız etrafınıza, siyasete ilgisiz kaç kişi bulabilirsiniz?
Akşamdan sabaha ekonomik olarak idaresi olmayandan, yaş olarak ununu eleyip eleğini asmışlara varıncaya kadar…
Toplumumuzun herkesimi siyaset allamesi…
Kötü olanı da, hepimiz siyasi makamların en iyisine layık görüyoruz kendimizi…
Birkaç gündür yazdıklarımıza aldığımız tepkiler, öteden beri kayda geçtiğimiz bu durumu yinelememizi gerektirdi.
Bazılarımıza göre iyi yok!
Sadece kendisi iyi…
Aslında bulunduğu konumda belki de hakikaten iyi ve verimli biri…
Ne ki…
Siyaset çok özel bir alan…
Uzatmaya gerek yok…
Hizmet için ille de siyasette olacaksın, milletvekili, belediye başkanı olacaksın diye bir kural yok…
Eğer, adım duyulsun namım yürüsün gibi nefsani bir hesap gütmüyorsan tabii…
O takdirde de bizim size söyleyecek sözümüz olamaz…
Seçimlere az kaldı…
Hizmet edeceklerin önünü açmanın bir yolu da, herkesin haddini bilmesi, kınında durması…
Erzurum’un çok yerinde ifadesiyle gullutta bekleyip ofsayttan gol atmaya çalışmaması…
Zaten bu şehir ne çektiyse, bu gullutçulardan çekmedi mi?