Her gün yazanlar iyi bilirler…
En hayati yazı konusu öylesine hatırdan çıkar ki…
Günler sonra, beyin korteksinizde ışığı yanınca, nasıl da unutmuşum dedirtir…
Bizimki de öyle oldu…
Kale’nin içindeki Mescit’i yazmamışız…
Bazıları Kırklar Türbesi olarak bilir burayı…
Birçoğu da, Kale Mescidi diye…
Eski, hayli eski bir mescit…
Taa 12. yüzyıla dayanıyor yapım tarihi…
Saltuklular zamanına…
Erzurum Kalesinin içinde yer alıyor bu Mescit…
Saat Kulesinin doğu kısmında…
Enteresan bir hikayesi var buranın…
Çok ilginç ve heyecan veren…
***
Derler ki…
Erzurum’un fethi için Peygamber Efendimiz bir sahabiyi görevlendirmiş…
İsmi Abiza …
Kırk kişi Erzurum’a gelirler…
Kalenin içinde bir halka oluşturarak otururlar…
Bakarlar ki içlerinde tanımadıkları biri daha var…
Erzurum’u fethe geldiklerini, kendisinin kim olduğunu, içlerinde ne işi olduğunu sorarlar…
Hıristiyan olduğunu söyler…
Ve der ki…
“Ben de artık Müslüman oldum.”
Böylece de kırk iken kırk bir olurlar…
Şehri de böylece fethederek Müslüman kimliğe taşırlar…
***
Şehr-i Mübarek Erzurum diyoruz ya…
Ezbere söylenmiş değil bu…
Ciddi arka planı olan bir tanımlama…
Müslümanların eline geçtiği zamandan beri hep özel bir misyonu olmuş şehrin…
İslam Beldesi olmanın ağırlığına göre bir duruşu var…
İşgale uğradığı zamanlarda dahi, ismi anıldığında saygı uyandırmış, gayri Müslime temenna çaktırmış…
Temel sağlam atılmış…
Yazıyoruz, aktarıyoruz ki…
Onlarca Sahabi sinesinde medfun…
Öyle ki…
Bir numaralı Dadaş diye tanımlanan Avlarlı Efe Hazretlerinin ifade buyurduğu gibi…
Kilidi mülk-i İslam’ın…
Öyle de kalacak İnşallah!