Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Almanya’da Merkel’le birlikte basın toplantısı yapıyor…
Bazı art niyetli çevrelerin “alttan alır” beklentisinin aksine çok net bir biçimde şunları söylüyor:
"Türkiye de açlık grevi ya da ölüm orucuna açıklık getireyim. Türkiye ölüm orucunda olan sadece bir kişi var. Ancak onlara öl diyen siyasi partinin mensupları, kuzu kebap yiyorlar. Şu anda açlık grevi vesaire böyle bir şey yok. Bu da tamamen şovdur. Ben bakanımı bizzat cezaevine gönderdim, bunları gitti yerlerinde de izledi. Şu anda zaten yarıdan fazlası dilekçe vermek suretiyle bu işi de bırakmış vaziyetteler. Böyle bir şey de söz konusu değil."
İşte bu…
Hainlerin hesaplarını afişe ediyor…
Deşifre ediyor!
Gerçek de bu değil mi?
***
Hakikat bu da…
Bunlardan mertlik, samimiyet bekleyenlere ne demeli…
Adı üstünde…
Hain!
Beslendiği kaba tükürenler…
“Nan” bilmezler…
Nankörler…
İşi o boyutlara vardırdılar ki…
Yol arkadaşlarını ölüme gönderirlerken…
Kendileri, kuzu kebap ziyafeti çekiyorlar…
Bir bakıma da haklılar…
Bu milletin en asil parçası olan Kürt kardeşlerimizden bir kısmını öylesine efsunlamışlar ki…
Ne tür halt ederlerse etsinler, istedikleri gibi kamufle edebiliyorlar…
***
Vakit Gazetesini tebrik ediyoruz…
Sürmanşetten verdiği kebap ziyafet resmi, bu adamların ne denli pislik olduklarını bir kere daha ortaya koymuş oldu…
Sayın Başbakan’ın ısrarla bu ziyafete vurgu yapması da çok yerinde…
Konuşup, görüştüğüm çok sayıdaki kürt kardeşim, benden önce bu resmi anlatmaya başlıyor…
İhanetin boyutlarını saf bir biçimde etrafına aktarıyor…
Bir resim ne kadar çok şey ifade ediyormuş!
Milyon kelimeyi ardı ardına sıralasan söyleyemeyeceğin şeyleri bu fotoğraf anlatıyor…
Dikkat ettiniz mi bilmiyorum?
Resimde baş köşeye kurulmuş bir kadın var…
KCK’dan göz altına alındığında, “bilim insanı” diye nitelenen…
Bazı Bakanların dahi, aklamaya çalıştıkları “hin mi hin” kadın!
Çıkar çıkmaz, melanet sofrasının başına kurulmuş…
***
Bu arada, sağ’dan geçinen, dahası muhafazakar postuna bürünmüş kimi kalemleri de ibretle takip ediyoruz…
Vakit Gazetesine çamur atabilmek için fırsat kolluyorlar…
Yayınladığı ziyafet resmini diline dolayanları bile var…
Yuh olsun bunlara…
Tabii, öncelikle, bunları adam yerine koyup, gazetelerini alanlara yuh olsun!
Bize ait yüksek değerlere, hayatları boyunca bir defa dahi muhabbet beslememiş, besleme kalemleri okuyanlara yuh olsun!
Bana göre, BTÖ’nün yayın organları bunlardan milyon kere daha şerefli daha namuslular…
Hiç değilse “biz buyuz” deyip mertçe ortaya çıkmışlar…
Ya bunlar!
Mahallenin ortasında gezip, hainleri aklama peşine düşüyorlar…
Bir şey de dersen, “faşist kafalı” damgası vuruyorlar…
Allah’tan milletin ezici çoğunluğu yaşananların farkında…
***
Dün karşılaştığım bir arkadaşım ayaküstü tembihatta bulundu…
“ Unutma, her gün bir Vakit Gazetesi satın al, eşine dostuna da söylemeyi ihmal etme”
Uzaklaşırken, “Vatanseverliğin gereğidir” demeyi de unutmadı…
Bu kardeşim, siyasete uzak duran birisi…
Ama…
Bıçak kemiğe dayanmış halde…
Herkes “safını belli etsin” noktasına gelinmiş…
Öyle değil mi?
Siz de “evet öğle” diyorsanız…
Sizin için de…
VAKİT doğru saf vaktidir…
Allah bu dualı milletin her daim yardımcısıdır..
Vesselam!