Düşmanlığın Tahriki
“Rum halkı, kendilerini gibi düşünmeyen herkesi düşman bilmeye alışmış bir halktır. Onların her iddiası gerçek, bizim bunlara verdiğimiz her cevap tahriktir.
Rum’un 1955’lerdeki aklı her ne ise 1963’teki de 1974’teki de o! O halde onların hükümet olduklarını her iddia ettiklerinde – yani günde 24 saat – biz de kendi hakkımızı savunalım. Varsın onlar bizim savunmamızı tahrik etmeye devam etsinler” 1980
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Ukrayna’da patlayan bombalarla füzelerin ülkenin ekonomik hedeflerini tahrip etmesi ile başlayan kış koşullarının sıkıntılı geçeceğinin işaretlerinin de yaşanıyor olmasını insanlık suçu olarak tanımlamak gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde İngiliz Savunma Bakanlığının önde gidenlerinden birisi Ukrayna savaşının sonuna kadar devam etmesini öneriyor. Bu dönemde savaşın da temposunu düşürmeme talimatını verdiği belirtiliyor. Londra’da sıcak makam odasında oturarak sağa sola talimat yağdırmak kadar güzel bir şey olmadığı için masasından tavşana tazı kovalatıyor.
Hava sıcaklığının eksilere düşmeye başladığı bu günlerde ve önümüzdeki aylarda insanların tıpkı 1930’larda Sovyetler Birliği’nin önde gideni Stalin’in Ukrayna’da uyguladığı Holodrom uygulamalarını Soykırım olarak (aç bırakarak öldürme) tanıma hazırlıkları yapılıyor. Konunun Alman Federal Meclisinde tartışmalara neden olacağı belirtiliyor. Rusya bu savlara karşı çıkarken o dönemde resmi sayılara göre 8 milyon kişinin açlıktan ve kışa bağlı nedenlerle canlarını kaybettikleri kaydediliyor. Uygulanan bu yöntemin kabul edilebilir bir yanının olmadığı buna karşın emperyal ülkelerin güç gösterisi olarak tanımlanabilir.
Bu ve benzeri durumlarda BM’in neler yaptığını sorgulamaya gerek yoktur. Çünkü onların bu gibi uygulamalar konusunda maymunlarla oyun oynadıklarını rahatlıkla söyleyebiliyoruz. SAVAŞ SUÇU olarak tanımlanarak yargı sürecinin başlatılması gerekiyor. 1955’lerden itibaren Kıbrıs Türklerine de kesintisiz olarak halen sürgit ettikleri ambargoların Stalin’in yaptıklarını çağrıştırıyor olması savaş suçunun değişik yeni bir türüdür.
Bu arada AB Konseyi tarafından 11 Kasım 2020 tarihinde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları nedeniyle uygulamaya konulan yaptırımların süresini 12 Kasım 2023 tarihine kadar uzattığı açıklanıyor. Sondaj işlemlerini Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı adına çalışmaları eşgüdüm içerisinde yürüten iki görevlinin de yaptırım listesine alındığı biliniyor.
Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenlerinin de her fırsatı değerlen-direrek yaptıkları engelleme çalışmalarının sıradanlaşmaya başladığı da biliniyor. Bununla yetinmeyerek Amerika ile savunma İşbirliği anlaşması imzaladılar. Amerika Savunma Bakanlığı bünyesindeki Ulusal Muhafızlar Bürosu Eyalet Ortaklığı programına dahil ettiği açıklandı. Bu uygulamaya çanakçı rolü üstlenerek ortalıklara çıkan Amerika, yönünü bir kez daha ortalıklara çıkarıyor.
Gözünün birini kapatacak şekilde yola çıkılması ile adada barışın sağlana-mayacağının bilinmesi ve ona göre çalışmalar yapılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız