Halil Cibran'ı bilir misiniz?
Mütefekkir...
Berrak bir vicdan...
Dupduru.
Hakkı hakikati anlatan mümin.
İman ehli.
Hayır hayır, ondan değil..
Aktardığı harika, özlü bir öyküden bahsedeceğim.
“Errmiş” kitabındaki muhteşem anektod'dan...
Din nedir sualine cevap olsun diye...
***
Bilge kişi ölmeden hemen önce halkını geniş bir meydanda toplar. Gerçekleri son bir kez hepsinin huzurunda dile getirir. Halkla arasında nefis bir diyalog kurulur.
Halktan biri öne çıkarak “bize” der “sevgiden söz et”
Bilge anlatır, anlatır, anlatır…
Bir diğeri “bize aşktan, evlilikten söz et” der, anlatır…
Bunu “alışveriş hakkında ne dersin?” diyen biri izler, anlatır…
“Çocuklardan bahset” derler, anlatır…
“Eğitimden bahset” derler, anlatır…
“Çiftçilikten bahset” derler, anlatır…
“Alınterinden, emekten ve adaletten” bahset derler, anlatır…
Ve daha günlük hayatın türlü sorunlarından söz etmesi istenir. Bilge hepsi hakkında hikmetli sözler söyler, anlatır, anlatır, anlatır…
Konuşmasının sonuna doğru birisi “Bize ‘din’den bahset" deyince Bilge şöyle cevap verir;
“Bahsettim ya, dinlemedin mi?”
Ve devam eder: “Siz zamanınızı, bunlar Allah’ın saatleridir, bunlar bizim saatlerimizdir diye ayırabilir misiniz? Öyleyse din, yaşadığımız hayat ve tüm davranışlarımızdır. Her an Allah huzurunda olduğunun bilincinde, öylesine titiz, doğruyu gözeterek temiz bir hayat yaşamaktan daha güzel bir din olur mu?”