Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl nisan ayında ‘Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’nda yaptığı tarihi konuşmada, yatay yapılaşmaya yoğunlaşma çağrısı yapmış, ‘“Geçmişte hem yeterli imarlı alanın olmayışı hem de merkezi yerlere yönelik aşırı talepten dolayı yüksek bina ihtiyacı makul görülebilirdi. Artık dikey yapılaşmadan yatay yapılaşmaya geçmemizin zamanı gelmiştir. Mesela Kanal İstanbul’un çevresinde ben arkadaşlarıma da söyledim kesinlikle dikey mimariye müsaade edilmemelidir.’demişti.
Türkiye’de şehircilikte bir miladı başlatan en büyük otoritenin tespiti bu..
Peki ya belediyeler buna uyuyor mu?
Mesela Erzurum..
Kentsel dönüşüm elbette bir zaruret..Ama değişim..
Her şehrin manasını ifade eden bir mimari yapısı vardır..
O şehirlerin siluetleri o şehri tarif eder..
Bunu yalnızca birkaç tarihi esere yükleyemezsiniz..
İstanbul yalnızca Süleymaniye midir?
Ya da Erzurum sadece Çifteminareler..
Hayır..
Bir şehri gelece sokakları, mahalleleri taşır..
Büyükşehir olunca önce onları yitirdik..
Yüz küsur mahalleden geriye sadece birkaç mahalle kaldı..
O da bazılarının isimlerinin geçmiş mahalle adlarıyla bağlantısı yok..
Mirza Mehmet var mı, Karaköse, Mehdi Abbas, Habibefendiler..
Leblebici yokuşundan geriye ne kaldı..
Çortan sokak nerede?
Kulakları çınlasın, Ahmet Küçükler, mahalle belirlemesinde buna sessiz kaldı..
Sokaklarımız, mahallelerimiz hatta çeşmelerimiz..
Ve en önemlisi mahalle kültürümüz nerede?
Erzurum Los Angeles’e benzemeye başladı..
Çok katlı binalar art arda..
Ruhsuz ve kimliksiz..
Önce komşuluk gitti bu yüzden..
Şimdi Erzurumluluk da yolda..
Bizi tarif eden kültür unsurlarımızdı mahalle ve sokaklar..
Gavurboğanlı olmak kültürü, Kavaklı olmak onuru, Çırçırlı olmak gururu..
Onların yerinde on katı aşma yarışında binalar binalar..
Dikey yapılaştıkça, kültür mirasımıza da dikleniyoruz sanki..
Ha, vatandaşın itirazı var mı?
Bu mühim..
Maalesef..
Böyle yakınmaların seslendirildiği yerde, ‘ne edek gardaş yani apartmanda oturmuyak mı?’ cevabını alıyorsunuz..
Elbette oturun, oturalım..
Ama böyle dikey yapılaşmayla değil..
Bizim söylediğimiz o..
Kadim mahallelerimiz, sokaklarımızla..
Komşuluğun canlılığını koruduğu yatay yapılaşmayla..
Bu şehrin nüfusu belli..
Öyle büyük bir artış olmuyor..
Bu şehirde herkes herkesi tanıyor..
O zaman böyle tepelere çıkarak birbirimizden uzaklaşmak niye..
Yatay yapılaşarak saf safa olmak dururken..
Üstelik bu çağrıyı biz yapmıyoruz.
Türkiye’de Şehirleşme adına bir miladı başlatan, küresel şehirciliğe yaptığı eserlerle örnek olan bir lider yapıyor.
Cumhurbaşkanımız yapıyor bu çağrıyı..
Erzurum bu sese kulak kesilmeli..
Erzurum bu tarihi tespite uymalı..
Belediyelere bu tarihi çağrıyı, Cumhurbaşkanımızın çağrısını bir kez daha hatırlatıyoruz..
Zira başka bir Erzurum yok..
Emin olun..