“Türklüğümüzü ve bayrağımızı Atatürk İnkılaplarına sadık kalarak asil ve Yüce milletimize yaraşır bir şekilde koruduk. İngiliz idaresindeki okullarımızı, vakıflarımızı kurtarmayı, kendi Aile Mahkemelerimizi kurmaya muvaffak olduk. Bütün bunları yaparken çok uzun ve çetin mücadeleler vermiş olan Kıbrıs Türk’ü öyle inanıyorum ki gelecek nesillere en güzel bir miras bırakmış bulunmaktadır” 1973 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Son dönemde dünya ülkeleri ve halkları Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaları çözebilmek için uğraş verirken Kıbrıs dahil bütün diğer bölgesel uyuşmazlıklar veya sorunlar geriye atılmış izlenimi veriliyor. Çözüm için masaya oturanların Kıbrıs konusunda olduğu gibi anlaşmamak üzere benzer taktiği uyguladıkları anlaşılıyor. Diğer yandan uygulamaya konulan ambargolardan kültür sanat konuları da payına düşeni alıyor. Buna koşut bölgeden doğru ve gerçek haber alınmasının da önü kesiliyor. Bu arada Kıbrıs Rum kesiminde yaşananları protesto etmek ve Putin’e destek vermek isteyen grupların “Rusya Seninleyiz - Putin bizi Faşizmden kurtar” sloganları attıklarını da kaydetmek istiyoruz.
Kıbrıs Rum Yönetimi geçtiğimiz günlerde aldığı kararla Türk malları konusunda yeni düzenleme getirmeye hazırlanıyor. 1974 – 1975 yıllarında BM öncülüğünde yapılan nüfus değişimi hakkında Viyana’da varılan kararla Kuzeydeki Rumların güneye, güneydeki Türklerin de kuzeye taşınmaları kabul edilerek uygulanmıştı. Yıllardır yapılan müzakerelerde toprak ve mal konuları yüzeysel olarak gündeme taşınmış ve sonuca ilişkin olumlu bir sonuca ulaşılamadığı için günümüze dek ortalıklara adeta terk edilmiştir. Adanın güneyinde Türk vakıflarına ait olan geniş topraklar bulunurken aynı şekilde adanın kuzeyinde KKTC sınırları içindeki kiliseye ait %5 oranında toprağın olduğunu da belirtmek istiyoruz.
Alınan kararla bütün plan ve önerilerde mal takası seçeneğinin olması sıkıntı yaratıyor. Gerçek mal sahibi olan kişilerin büyük bir kısmının yaşamıyor olması başka bir sıkıntı konusu oluyor. Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) diyerek müzakerelerde siyasi konuları öne çıkarıp mal mülk konusunu halının altına süpürmeyi yeğliyorlardı. GYÖ diyerek Maraş’ın kapalı bölümünün kendilerine geri verilmesi Mağusa limanı ile Ercan Hava alanının BM gözetiminde kullanıma açılması konusu gündemden düşürülmeyerek Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni suçlamayı yeğlediler.
Rum Temsilciler Meclisi eski Başkanı Bay Yannakis Omiru anılarını içeren kitabının tanıtımında konuşurken “Türkiye’nin iki devletli çözümü değil konfederasyon istediğini” savlıyor. “Türkiye’nin adanın kuzeyinin sahibi güneyin ise ortağı olmayı böylece adanın bütününe nüfuz etmeyi amaçladığı için Yunanistan veya Kıbrıs’ta sınır komşusu olmasını sağlayacak iki devletli çözümü değil gevşek bir federasyon istediğini” savlıyor.
Gerek Kıbrıs’taki uyuşmazlığın çözümü konusunda gerekse Rusya Ukrayna arasındaki çatışmaların çözümünde diplomasi kanallarına işlerlik kazandırmakla esenliğe çıkılacağının bilinmesi gerekiyor. Bir gerçeğin altını daha çizmek durumundayız. Çok güvendikleri Amerika kendileri adına hiçbir şekilde savaşa katılmayacaktır.
Yüce Atatürk’ün yıllar öncesinde dillendirdiği “Yurtta Barış Dünyada Barış” söyleminden esinlenerek Barış içinde birlikte yaşamayı bugüne değin dikkate almadıkları biliniyor. Bu ilkeden alacakları gıdadan beslenerek savaşsız dünyayı kurmanın olanaklı olduğunu anımsatıyoruz.