Kelimelerin belini kırmada üstümüze yoktur…
Çok bilindikleri bile alt üst ederiz…
Yakıştırırız da hani…
Ezbere yapmayız…
Geçtiğimiz gün bir dostumuz anlattı…
Şimdi rahmetli olmuş bir arkadaşının “esrarengiz”i nasıl “esrarcengiz”e çevirdiğini.
Öyle ki..
“Acaba orijinali bu da ben mi yanlış biliyorum” tereddütüne düşenler olmuş…
Nereden aklıma geldi bu mevzuu…
Dün, hava hayli sıcaktı…
Şubat’ın 24’ünde artı 10 derece…
Görülmüş değil…
Bunun sohbetini yaparken bir büyüğümüz “cemile daha yere düşmedi ama…” girizgahlı cümle kurunca…
Cemile ve cemre…
Bu benzetmeden dolayı kelimelerin kafasını gözünü kırma hikayesine takılıp kaldım…
***
Bu fasılda en görkemlisi, “akıl baliğ” olmak yerine “aklı balık” olmak deyişidir…
Yine müneccimi müneccil’e çevirmek…
Akli melekenin akıl melaikesine dönüşmesi…
Sehven’in Şehven’e…
Risk’in riks’e…
Ayet-i kerime’nin ayeti kelime’ye…
“Allah taksiratını affetsin” yakarışının “Allah tahsilatını affetsin” e evrilmesi…
Ve dahi…
Bilfiili birfiile…
Mübtezeli mübbezele…
Ombudsmanı ongusman’a…
Gammazlamayı gambazlamaya…
Yine, “arafatta toplanmayı araratta toplanmaya…
Nasıl da dönüştürmüşüz…
Yine “medar-ı iftihar” yerine “medeni iftihar” diyenlerimiz…
Öyle sıradan adamlar da değil…
Okumuş yazmış, mektep medrese görmüşlerimiz kullanırlar…
Kimse de yadırgamaz bu hali…
Zaten düzeltmeye kalksan, o vakit hain olursun ki Allah muhafaza…
En iyisi Erzurum ifadesiyle “dam denildiğinde bacayı anla” pozisyonu almak!
Bu işleri bilen tanıdıkların hemen tamamı da böyle yapıyorlar…
Böyle gelmiş böyle gidiyor…
Dünya durdukça da gideceğe benziyor…
Hani ne demişler…
Bin yıl yaşa dünya yine bir köhne saraydır…
Madem ki güneş aynı güneş ay hep o aydır…
Aynen böyle…
Bazen de tumturaklı konuşayım merakında olanlar böyle yaparlar…
Siyaset heveslilerinin içinden böyleleri çok çıkar…
O vakit…
Birileri de, “oturduğu yer ahor sekisi, söylediği İstanbol türküsü” deyip bıyık altı gülerler…
***
Bütün bunlar Erzurum’a renk katan güzelliklerdir…
Biz de eleştiri babında değil…
Bizi anlatma sadedinde aktarıyoruz…
Düşünsenize…
Cemre nere Cemile nere…
Olsun!
Biz bizi anlıyoruz ya…
Yetmez mi?