Bazı okurlarımızın sitemi var…
Diyorlar ki, “… bırak artık şu ulusalcıların yakasını”..
Saygı duyuyorum…
Herkes kendi zaviyesinden meseleye bakıyor…
Olaya siyasi gözlükle asla yaklaşmıyorum…
Ülkemizin yıllar yılı içine düşürüldüğü sarmalı orta yere koyma adına çapım ölçüsünde didiniyorum…
28 şubat sürecinde yaşananları hatırlayalım lütfen…
Belgelerle sabit halde ki…
O dönem 25 Banka fona devredilmiş…
Aktarılan maddi kaynak ise 23 milyar dolar…
Dile kolay…
Nasıl oldu bu batak?
Kirli ilişkiler yumağı sayesinde…
Uygulanan karartma girişimleriyle…
Cambaza baktırarak…
Kim yaptı bütün bunları?
Ulusalcılar!
Özellikle de medya aygıtının başındakiler…
***
Bunu yaparken müttefikleri de vardı…
Kimi zaman örtülü zaman zaman da aşikar ortakları…
Bölücü hainler…
Şimdi ayan beyan ortadalar…
Bir yandan insan kaynaklarına yöneldiler, öbür taraftan da, hazineye…
Sathi bakan bazı arkadaşlarımız gerçeği ıskalıyorlar…
Özellikle milliyetçiler…
Bu hin takımının söylemleri kulağa hoş geliyor ya…
Bizimkiler kanıyorlar…
Bilmiyorlar ki, bu ülkede gerçek ülkücülerin kanını emseler doymayacak takım bunlardır…
Bugünün Aydınlık Gazetesi 12 eylül öncesi nice temiz vatan evladını, ülkücüyü hedef gösterip şehit olmalarına sebep oldu…
Bilenler bilir…
Dahası, mağdurları içimizde halen yaşıyorlar…
Unutuyoruz…
Çok çabuk çokkk…
***
Elbet kinim dinimdir anlayışına uzağız…
Ama, dostu düşmanı da net bir biçimde bilmek lazım…
Bunlar, yani ulusalcılar ve bölücüler aynı kaptan beslenenlerdir…
Fırsatını bulduklarında yok etmek isteyecekleri ilk hedef yine, hakiki vatanseverler olacaktır…
Bakın buna son bir örnek vermek isterim…
Düne ait…
Tuncay Özkan’ı bilirsiniz…
90’ların Karunlaştırdığı muhabir…
Şimdinin hızlı ulusalcılarından…
Bir internet sitesine yattığı yerden yazı geçmiş…
KCK hükümlülerine güzelleme yapıyor…
Dostlarına…
Yoldaşlarına arka çıkıyor…
Özetle diyor ki..
“İçinden geçmekte olduğumuz kindar, cahil ve zalim politik dönemin yarattığı kötülük sorunu birlikte üzerinde çalışmamız gereken problemlerimizi acıdan ve gözyaşından bir sisle örttü. Bu örtüyü yırtıp halklarımızı, ulusumuzu gerçekle buluşturacak gazetecilerden önemli bir kısmı da zindanlarda. Benim; Kötülük, Cehalet, Korku davası dediğim: KCK, yargılamalarında pek çok gazeteci susturulmak, iş göremez hale getirilmek için tutsak edilmiş durumda. Onlar: KCK davasının gazetecileri. Onlar tıpkı diğer tutsak gazeteciler gibi, cesaret, barış ve özgürlük uğraşlarının kefaretini ödeyen gelecek güzel günlerin; kardeşlik, barış ve özgürlük habercileri.”
***
Sanki birlikte çalışmamış da…
Kol kola girerek ülkenin altına her neviden bölücü, yıkıcı tohumları serpiştirdiler…
Bütün bu gerçeklere rağmen…
Bırakınız işbirliğini…
Bunlara sempati ile bakmak dahi, bindiği dalı kesmek anlamınadır…
Akrep hükmündedirler…
Tabiatlarında sokmak, zehirlemek var…
Uzak durmak gerek…
Dahası…
Bunlara bayrak açan cenaha canhıraş bir biçimde destek olmak da lazım…
Bizim yaptığımız da budur…
Vesselam!