Bugün farklı bir konuyu ele alalım istiyorum…
Kainatta var olan her şeyin; canlı cansız her şeyin bir bilinci olduğu hakikatinden…
Bununla ilgili bilimsel çalışmalar yeni yeni üstelik de çok mahcup bir frekanstan su yüzüne çıkıyor…
Oysa ki.…
Allah Resülü’nün öyle tembihatları var ki…
Misaller, mecazlar yoluyla hep bu gerçeklere işaret ediyor…
Buna en çarpıcı örnek…
“Evlerinize girerken kimse olmasa da, selam vererek giriniz” öğütüdür…
Daha onlarcası söylenebilir…
Erzurum’da yaşanmış çok özel bir olayla örtüştüğü için böyle bir girizgah yaptık…
***
Vaktiyle Erzurum’un Korucuk köyünde çok zengin bir aile varmış…
Kızıloğulları lakabıyla tanınan bir aile…
Adeta hanelerine bereket yağarmış…
Mahsulün en kıt olduğu dönemlerde dahi bunlarda taşarmış…
Bir dönem bu bereket öylesine artmış öylesine artmış ki…
Artık elde edilen ürünü koyacak yerleri kalmamış…
Aile büyüklerinden birisi, arabalara buğday yüklüyormuş…
Tıka basa doldurmuş; ama dışarıda yine yığınla buğday kalmış…
Kızmış, asabi bir halde, buğday’a küfretmiş…
Orada bulananların anlattıkları kayıtlara geçmiş ki…
Bu küfürden hemen sonra başlamış buğdaylar eksilmeye…
Sonrasında bir sel gelmiş…
Bu ailenin elinde avucunda ne varsa alıp götürmüş…
Derler ki…
O sene, bu kadar varlıklı aile komşularının yardımıyla kışı zor geçirmiş…
Sonrasında da köyden mecburen göçmek zorunda kalmışlar…
Şu an yaşayanlardan da aileyi bilenler ve bu olayı anlatanlar hayli fazladır…
***
Yaşanan bu mucizevi gelişmeden sonra, yörede uzun bir müddet bırakın nimet bellediğimiz buğday türü bir yiyeceğe, en küçük bir hale dahi kızgınlık gösterilmemiş…
Küfür filan ne mümkün…
Bazıları, evcil hayvanlara da zinhar hakaretle yaklaşılmamalı derler…
Halbu ki…
Hiçbir şeye…
“Var olan Allah’tandır” hakikatine iman buna zaten manidir…
Bazı okurlarımız, aktardığımız menkıbelerden rahatsız oluyorlar…
Gönderdikleri yorumlarda bunu açıkça dile getirenler var…
Oysa, hakikat payı ne olursa olsun, anlatılanlar, aktarılanlar bütünüyle toplumsal bir fayda temeline dayanıyor…
Öğretirken kalıcı olmasını da sağlıyor…
Şimdilerde “hafıza teknikleri” belletilirken ısrarla bir hususun altı çiziliyor…
“Bir bilgi kalıcı olsun istiyorsanız onu alabildiğine abartın!” deniyor…
Kim bilir…
Bazı mübalağa gibi gelen söylemler bu sebepledir…
Yani, toplumun belleğinde iyice yer etsin diye…
Ne mutlu ders alana, öğrendiklerini tatbik sahasına koyana…