Toplumsal bir cinnet sürecindeyiz...
Çok değil, 40 küsür vatandaşımızın taranarak katledilmesinin üzerinden ay geçmedi...
Dün de, 8 kişi öldürüldü...
İnsan bu tür haberleri duydukça ruh hali bozuluyor...
Ailenin büyük oğlu, anasını babasını kardeşlerini yeğenlerini gözünü kırpmadan öldürüyor...
Doğrusu yapanı kınamak gibi bir aptallıktan uzak durmak lazım...
Rabbim kimseye ama hiç kimseye kötü şeyler için fırsat vermesin...
Bu böyle...
Bize düşen toplumu kuşatan bu cinnet halini sorgulamak...
Niçin bu haldeyiz?
Bunun çeşitli sebepleri var elbet...
Kimi tuzu kurular hemen, “eğitim, eğitim” nutukları atacaklardır...
Yahut, inanç, iman açısından envai türden söylemler geliştirecekler...
Elbet bu türden etkiler vardır...
Ama birincil önemde değildir bunlar...
Asıl etki, sosyo ekonomik yapıdaki kırılmalardır...
Dünki olayda, katilin etrafındakiler onu tarif ederlerken, “makul, munis, iyi” gibi nitelemelerde bulundular...
Girdiği borç girdabının etkisiyle bu katliamı yaptığında hemfikir görüşler dile getirdiler...
Mardin katlimanının ardında ne vardı...
Arazi elde etme...
2 gün evvel bagaja kilitlenerek öldürülen işadamını katledenlerin maksadı da üç aşağı beş yukarı benzer...
Durum bu ise...
Sorumlu kim oluyor?
Elbet siyasi iktidar...
Başbakan kriz bizi teğeyet geçti, geçiyor derken, toplumsal yapımızın altına konan dinamitleri nasıl göremiyor aklım almıyor.
“Başbakan’a bilmediğimiz bir sansür mü uyguluyor yakın çevresi” diye aklımdan geçiriyorum...
Yoksa, bu olanı biteni görüpte, tedbir almayı geçtik, hiçe sayıyor olmayı makul kimsenin aklının alacağını zannetmiyoruz...
Durum iyi değil; iyi olacak gibi bir görüntü de yok...
Rabbim sonumuzu hayır etsin...