Değişim; çağdaş(!) efsunkar kavram...
Yerleşik bütün ahlaki değerler, değişim denen konsepte kurban edildi...
Her alanda böyle oldu...
Siyasetten sanata, ziraate kadar…
Yoğun bir değişim süreci yaşadık; yaşıyoruz...
Ticarette yaşanan kırılmaların temelinde de bu anlayış var...
Eskiden tüccar için "söz senettir" diye bir kavram varken; şimdilerde, değme nemrutlara taş çıkartacak yöntemlere başvuruluyor...
Söze geldiğinde mangalda kül bırakmayan; sağı solu dinsizlikle itham eden nice çağdaş firavunlar etrafımızda cirit atar oldular...
Tefeciliğin envai türü cari şimdilerde…
Üstelik, umreci zevat marifetiyle…
Değiştik ya...
***
Ne diyoruz habire...
“Değişmeyen tek şey değişimdir!.. “
“Hızlı bir değişim çağındayız!...”
“Değişime ayak uyduramayan nalları diker!..”
Eskilerin ifadesiyle "kendimizi Allah'tan edişimize" uydurduğumuz kılıflar bunlar...
Elbet yeniliğe...
Elbet çağdaşlığa...
Elbet gelişime ayak uyduralım...
Çağın teknolojisiyle tüccarı tabii ki, haşır neşir edelim...
Dünyanın en ücra köşesinde olup biteni takip edip, gelişen alışveriş yöntemlerini transfer elbette şart...
Ne var ki; bizi biz yapan ve asla değişmemesi gereken normlara da muhkem bir biçimde sarılalım.
Kaldı ki, bu değerleri dünyaya öğretmiş bir neslin, bir kültürün ahfadıyız...
***
Bakınız...
Keykâvus b. İskender, Hicretin 475. yılında yazdığı (M. 1082) ve İlyasoğlu Mercimek Ahmed tarafından 1432'de Osmanlı Türkçesine aktarılan ünlü Kâbusnâme'sinin 32. bölümünü "Bezirgânlık Yolunu ve Alıp Satmak Töresini Beyana" ayırmış.
Ticaretin kurallarını taa o yıllarda kayda geçmiş...
Örnek alınsın ve aklımızı başımıza getirsin duasıyla bu kuralların bir kaçını sıralayalım isterseniz...
"Bezirgân gerektir ki gayet dindar ve doğru olsun, yalancı olmasın, kendi kazancı için başkasının zararını istemesin."
"Fazla fiyata tamah edip veresiye satma, çünkü çok tamah çok ziyan getirir."
"Sakın telefkâr olma, boş yere akçayı çürütme. Bezirgânların zevali telefkârlıktan, sebatı tasarruftandır. "
"Muamelede hiç utanma, fayda bulmaya çalış. Akıllı kişiler demişlerdir ki, utanma rızkı engeller."
"Bezirgânlıkta az az alıp geç geç satılacak mal alma. Çok çok alıp tez tez satılır malı alıcı ol. Geç satılan kumaşın çok kârından, tez satılan kumaşın azıcık kârı yeğdir. Zamanla bu az, o çoktan daha çok olur."
"Gün görmemiş kişileri işinin başına bırakma ve sınanmamış kişilerden emin olma. Sınanmış kişiyi, sınanmamışa değişme. Önce dene, sonra güven."
"Bezirgânın kâr ve zararını daima yazması gerek. Tâ ki yanılmaktan ve unutmaktan emin olsun. Kişinin kârını ve zararını bilmemesi çok ayıptır. Nitekim, birini yermek isteseler, ne kârını bilir ne zararını derler."
***
Yüzlerce yıl öncesinden günümüze yansıyan altın değerinde tespitler...
Uzun yıllar bu tespitlere bağlıydık...
O yüzden de cihana hükmeder olduk...
Ya şimdi...(?)
Bahsi kapatırken, Esnaf Sanatkar Odaları, Ticaret ve Sanayi Odalarına bir hatırlatmada bulunalım...
Lütfen mensuplarınıza bu kuralları birer büroşür şeklinde hediye ediniz...
Hem de, bahane kalmasın ve de gözlüksüz okunsun diye 24 Punto'dan küçük olmayacak şekilde...