Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye genelinde öğretmenlerin yüzde 62,4’ünün serbest kıyafet istediğini belirterek, “Serbest kıyafet uygulaması, genç ve eğitimli velilerle genç öğretmenler tarafından daha fazla kabul görüyor. 25 yaşın altındaki öğretmenlerin yüzde 66,3’ü, 26-44 yaş arası öğretmenlerin ise yüzde 64,6’sı serbest kıyafet istiyor” dedi.
Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen’in A&G’ye yaptırdığı ‘Kılık ve Kıyafet Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. A&G Yönetim Kurulu Başkanı Adil Gür’ün de katılımıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Yalçın, araştırmanın, Adana, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Niğde, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Trabzon, Van ve Zonguldak’ta, 3 bin 12 öğretmen, bin 563 veli, 8. sınıf ve üzeri bin 480 öğrenciyle, toplamda 6 bin 55 kişiyle yüz yüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirildiğini söyledi.
"BU YASAKTAN KURTULMALIYIZ "
Türkiye’nin yaklaşık 200 yıllık çağdaşlaşma tarihine bakıldığında, mazruftan çok zarfa, içerik yerine şekle önem verildiğinin görüldüğüne dikkat çeken Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Millet olarak yıllardır bir sindirme politikası altında çeşitli buhranlara maruz bırakıldık. Oligarşik siyaset ve elit bürokrasi tarafından insanımız başkalaştırılmaya, ötekileştirilmeye çalışıldı. Bu baskıların yetersiz kaldığı durumlarda ise sözde demokratikleştirme ve daha iyi bir gelecek vaatleri ile askeri darbeler yapıldı. Toplumun çoğunluğunu oluşturan mütedeyyin insanımız, temsil noktasında ve devlet idaresinde azınlık durumuna düşürüldü ve en temel hakları gasp edildi. İnancı gereği başını örten öğrenciler kampüs içerisine alınmadı. İkna odaları kurularak psikolojik baskı yapıldı. Medyatik ve siyasi propagandalar marifetiyle milletin öz değerleri sindirilmeye ve deforme edilmeye çalışıldı. Bu zihniyet, toplumun inancını, ruhunu, maneviyatını, vicdanını ve düşüncesini yok saymış, pozitivist bir anlayışla başta eğitim sistemi olmak üzere, devleti bu anlayış çerçevesinde yapılandırmıştır. Yaklaşık 2 asırlık bir dönemi kapsayan bu batılılaşma temayülü; eğitim, hukuk, siyaset gibi alanların yanı sıra, giyim kuşama da devlet müdahalesini getirmiştir. Daha çok eğitim yoluyla oluşturulmuş kısır döngüleri kırmalı, tek tipleşmiş, geçmişte belki de bir ihtiyaçtan kaynaklandığı varsayılmış birtakım uygulamaları öğrenilmiş çaresizliğe dönüştürmeden medeni dünyaya uygun hale getirmeliyiz. Bu bağlamda, yıllardır düçar olduğumuz öğrenilmiş çaresizlik sendromundan çıkarak giyinme biçimimize, velhasıl kişisel tercihlerle oluşturduğumuz kılık ve kıyafetimize dek uzanan bu yasaktan kurtulmalıyız.”
"ÖĞRETMEN, BU SİSTEMDE ÖĞRENCİSİNE NASIL ÖRNEK OLACAK"
“Kılık-kıyafeti, tutum ve davranışları sınırlanmış, nasıl giyineceğine bile başkalarının karar verdiği bir meslek mensubu, bu sistem içerisinde öğrencisine nasıl örnek olacaktır” diye soran Yalçın, “Öğrenme, bir etkileşim ise, etkileşim de, daha çok rol model olan öğretmenlerin tutum ve davranışları ile şekilleniyorsa, kendisinin giyim kuşamına bile karar verme noktasında özgür bırakılmayan çalışanlarımız öğrencilerine nasıl model olacaklar? Kurulduğumuz tarihten bu yana, aradan geçen 24 yıllık sürede hep mazlum ve mağdurların yanında, yasakların, yasakçıların karşısında olan bir sendika olarak, tarihinde topluma hep örnek olmuş, sınıfta lider, öğrenen ve kendisini sürekli geliştirmek zorunda olan öğretmenlerimizin giyim kuşamına da kendisinin karar vermesi için uzun süredir mücadele veriyoruz. Saç, sakal, kravat, ceket, başındaki örtüsünün bağlanma biçimi gibi insan onurunu rencide eden müdahalelerin çağımız insanının fıtratına uygun olmadığından hareketle, onlarca basın açıklaması yaptık, eylem ve etkinlikler düzenledik. ‘Özgürlük İçin 10 Milyon İmza’ sloganıyla başlattığımız kampanya ve 12 milyon 300 bin imzayla da çalışanların haklı talebi, milletin güçlü iradesi olduğu yönünde kamuoyunun desteğini elde ettiğimiz ‘kamuda kılık ve kıyafet özgürlüğü’ hedefli ‘sivil itaatsizliğimiz’, başta başörtüsü olmak üzere, kadın kamu görevlilerine büyük oranda serbest kıyafetin yolunu açtı. Resmi Gazete’nin 8 Ekim 2013 tarihli ve 28789 sayılı nüshasında yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle, devletle milleti ayrıştıran başörtüsü yasağı sona erdirilirken, tek tipçiliğin ve vesayet ikliminin ritüellerinden biri olan andımız da kaldırıldı. Başta başörtüsü olmak üzere, kadınların kılık ve kıyafet yasaklarından kurtulmasını sağlayan düzenlemeyi çok önemli fakat eksik bulduğumuz için, kılık ve kıyafet serbestliği talebimizin erkekleri kapsaması ve kamuda serbest kılık ve kıyafetin gerçekten hayata geçmesi için kararlılığımızı devam ettirdik. Bu konularla ilgili çıkarılmış ve daha çok darbe dönemlerinin ürünü olan tüm yasal dayatmaların kaldırılması için Eğitim-Bir-Sen olarak, 15.03.2013 tarihli ve 197 sayılı bir karar aldık ve 18.03.2013 tarihinden itibaren üyelerimizin, yasak ve sınırlamalara uymadan kamu hizmeti sunmaları, bu sınırlamaları dikkate almaksızın milletimizin değerlerine ve genel kabul görmüş kılık ve kıyafet şekillerine uygun olmak, herkesin bu kapsamda tercihlerine azami saygı gösterilmesi kaydıyla inançları ve/veya tercihleri doğrultusunda belirleyecekleri kılık ve kıyafetle göreve gitmeleri ve görev mahallinde bulunmaları, bu eylem sürecini kamu görevlilerinin kılık ve kıyafet özgürlüğünü teminat altına alan yasal ve yönetsel düzenleme yapılıncaya kadar devam ettirmeleri kararımızı kamuoyuyla paylaştık” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen olarak, gerek misyonlarının gerekse mensuplarının toplumun en eğitimli kesimi olmaları dolayısıyla topluma önderlik rollerinin de gereği olarak, ense tıraşı, saç, sakal, favori, bıyık, tırnak uzunluğu, kot vb. pantolon gibi antidemokratik dayatmalar içeren 1982 model darbe ürünü köhne kılık-kıyafet yönetmeliği değiştirilinceye kadar mücadele etmeye kararlı olduklarını kaydeden Ali Yalçın, “Çünkü hiçbir hak, uğrunda mücadele verilmeden elde edilemez. Geçmişte yasakçılara, dayatmacılara karşı nasıl mücadele ettiysek, bugün hakkımız olan ve yaşadığımız hayatın bir gereği olan serbest kıyafet için de verdiğimiz mücadeleyi, gösterdiğimiz çabayı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
"ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 62,4’Ü KILIK VE KIYAFET SERBESTİSİ İSTİYOR"
Bu konudaki kararlılıklarını defalarca dile getirirken, yönetici, öğretmen, öğrenci ve velilerin kılık ve kıyafet yönetmeliğiyle ilgili görüşlerini öğrenmek amacıyla bir araştırma yaptıklarını belirten Yalçın, Türkiye genelinde öğretmenlerin yüzde 62,4’ünün serbest kıyafet istediklerini vurgulayarak, “Serbest kıyafet uygulaması, genç ve eğitimli velilerle genç öğretmenler tarafından daha fazla kabul görüyor. 25 yaşın altındaki öğretmenlerin yüzde 66,3’ü, 26-44 yaş arası öğretmenlerin ise yüzde 64,6’sı serbest kıyafet istiyor. ‘Fikrim yok’ diyenler dikkate alınmadığında, öğretmenlerin yüzde 57,3’ü, velilerin yüzde 54,1’i öğretmenlere uygulanan zorunlu kılık ve kıyafet serbestliğinin kaldırılması halinde öğretmenlerin bunu suistimal etmeyeceklerini düşünüyor” diye konuştu.
ÖĞRETMENLERİN YÜZDE 54,7’Sİ KILIK VE KIYAFET ZORUNLULUĞUNUN ÖĞRETMENİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KISITLADIĞINI İFADE EDİYOR
Öğretmenlerin yüzde 54,7’sinin, uygulanan kılık ve kıyafet zorunluluğunun özgürlüğü kısıtlayıcı olduğunu düşündüğünü, velilerin yüzde 35,6’sının, öğrencilerin ise yüzde 47’sinin öğretmenin özgürlüğünü kısıtladığını söylediğini dile getiren Yalçın, ‘Bu bir hak ihlali mi’ sorusuna da benzer oranlarda cevapların verildiğini kaydetti.
SERBEST KIYAFET NE GETİRİR
Yalçın, öğretmenlerin yüzde 30,6’sının serbest kıyafet uygulamasının öğretmenlerin kendine olan güvenini getireceğini düşündüğünü, bunu, yüzde 22,9 ile derslere konsantrasyonun, yüzde 20,9 ile motivasyonun, yüzde 11,4 ile ders başarısının artacağı düşüncesinin takip ettiğini ifade ederek, “Ayrıca öğretmenlerin yüzde 34,8’i yürürlükte olan kılık ve kıyafet uygulamasının iklim ve mevsim şartlarına uygun giyinmeye imkân sağlamadığını dile getiriyor” dedi.
"KILIK VE KIYAFET SERBESTİSİ ÖĞRENCİNİN DERS BAŞARISINI OLUMLU ETKİLER, İLETİŞİMİ ARTIRIR"
Öğretmenlerin yüzde 26,1’inin, öğrencilerin yüzde 17,6’sının, velilerin ise yüzde 16’sının öğretmenlere uygulanan kılık ve kıyafet zorunluluğunun kaldırılmasının öğrencinin başarısını olumlu etkileyeceğini söylediğini belirten Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Öğrencilerin yüzde 23,5’i, serbest kıyafet giymesi durumunda öğretmeniyle iletişiminin daha da artacağını düşünüyor. Araştırmanın sonuçları, talebimizin, sadece üyelerimiz değil, toplum tarafından da kabul gördüğünü ortaya koymaktadır. Yetkililerden, toplumsal bir talebe dönüşen kılık ve kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi konusunda bir an önce adım atmalarını bekliyor ve istiyoruz.”
GÜR: HER ÜÇ ÖĞRETMENDEN BİRİ ZATEN YÖNETMELİĞE UYMUYOR
Adil Gür ise araştırmanın hata payının çok düşük olduğunu belirterek, her üç öğretmenden birinin zaten kılık ve kıyafet yönetmeliğine uymadığının ortaya çıktığını, bunun da çok önemli bir veri olduğunu söyledi. Her 100 öğretmenden 63’ünün serbest kıyafet özgürlüğünü istediğini dile getiren Gür, “Araştırma sonuçları, eğitimcilerin serbest kıyafet isteğine ülke olarak hazır olduğumuzu da gösterdiğini düşünüyorum. Umarım yetkililer bu araştırmanın sonuçlarını dikkate alarak, kamu görevlilerini bu tür antidemokratik uygulamalardan kurtarır” şeklinde konuştu.