Türkiye’de bankaların büyük bölümünün yabancı sermayenin elinde bulunduğuna dikkati çeken Özdemir, ekonomik krizin ülkeyi bu kadar yakından ilgilendiriyor olmasının sebebini buna bağladı.
ÖZELLEŞTİRMEYE TEPKİ
Hükümetin, enerji sektörü başta olmak üzere kamuya kar sağlayan kuruluşları özelleştirmenin peşine düştüğünü anlatan Mücahit Özdemir, “Hükümetin çeşitli özelleştirme politikaları yürüttüğünü biliyoruz. Ama hükümet, kar getiren ve para kazandıran kamu teşekküllerini özelleştirmek yerine, devletin sırtında kambur olan kuruluşları elden çıkarmalı, bir şekilde kara geçirmelidir. Öbür türlü izlenecek yol, günü kurtarmaktan öteye geçmez. Bu şekilde ne yaparsanız yapın, ekonomik kriz eninde sonunda sizi yakalayacaktır” diye konuştu.
TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ
Türkiye’deki bankaların büyük bir bölümünün yabancı sermayenin elinde bulunduğunu, bu nedenle paradaki en ufak hareketin bile piyasaları alt-üst ettiğini dile getiren Mücahit Özdemir, “Bankalar ve daha birçok kamu yatırımı, bugün yabancı sermayenin eline geçmiş durumda. Bununla birlikte bankalarımız da yabancı sermayeye emanet edilmiş durumda. Dolayısıyla ABD ya da küresel dünya ölçeğinde bir başka ülke hiç fark etmez. Paranın istikametinde olumsuz bir seyir, ilgisi bulunduğu her ülkeyi etkileyecektir” şeklinde konuştu.
EKONOMİK GERÇEKLERLE YÜZLEŞME
Devletin, artık hangi kanaldan kar, hangi kanaldan zarar ettiğini masaya yatırma zamanının geldiğini anlatan Özdemir, baş sıkışınca kazanç sağlayan kamu kuruluşlarına sarılmanın doğru bir yöntem olmayacağını dile getirdi. Barajların, şeker fabrikalarının ve ulaşımın da artık yeni özelleştirme girişimlerine konu edilmeye başlandığına işaret eden Özdemir, “Önce devlet sırtındaki kamburlardan kurtulmalıdır. Bugün barajlar tam tersine kazandırmaktadır, şeker fabrikaları da öyle. Kazanç getiren kurumları satmak, günübirlik bir çözümdür. Krize kesinlikle engel olmayacaktır. Hükümet bunun hesabını iyi yapmalıdır” dedi.