Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Anav Kültürü ve Türkmenistan konulu bir konferans verdi. Nene Hatun Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlen programda konuşan Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, “Anav Kültürü Türkmenistan’daki en eski kültür olmakla birlikte Hazar Denizi, Hindistan ve İran’a kadar yayılma gösteren bir kültürdür. M.Ö IV-1000 yılları içerisinde varlık gösteren bu kültürün en önemli özelliği tarım alanında yapılmış olan yenilikleri kapsamasıdır. Özellikle Aşkabat yakınlarındaki Namazgah ve Günorta Tepesi’nde yapılan bilimsel çalışmalar ve kazılar bu kültürün orjini ve yayılma alanı hakkında önemli veriler sunar. Yaklaşık 20 yıldır Orta Asya’da sürdürdüğümüz araştırmaların 2014-2015 yılları aralığında Türkmenistan-Aşkabat-Merv’de çalışma imkanı bulduk. Bu kültürün Afenasyevo-Andronovo kültürleri ile ilişkileri konusunda bilim adamları arasında bir takım tartışmalar vardır. Tartışma konularından birisini Anav Kültürü insanının tarım toplumu olduğu ve yerleşik bir hayatı simgelediği konusu ile diğer erken dönem konar-göçer Türk toplumları arasındaki yaşam farlılığı oluşturur” dedi.
Anav Kültürü’nün en belirleyici özelliklerinden birisinin at ve insanın bir arada gömüldüğü mezarlar olduğunu anlatan Prof. Dr. Ceylan, “Dolayısı ile Türk kültüründe çok önemli özelliği olan at, Orta Asya’da çok erken dönemlerden beri her alanda kullanılmaktadır. Atın yanında demiri de kullanan Türkler, bu sayede asırlar boyunca birçok devlet ve imparatorluk kurmuşlar ve atlı kavimler medeniyetinin yaratıcısı olmuşlardır. Anav kültütü ile Türk konar-göçerliği arasındaki benzerliklerin en önemlisini at-koyun-inan arkeolojik kanıtları oluşturur. Tarihi ve arkeolojik veriler, Orta Asya erken dönem Türk Kültürünün M. Ö. 4-3. Binlerden itibaren Tanrı-Altay-Sayan Dağları’ndan daha alçak ve bereketli havzalara( Fergana-Turfan- Balasagun vb) göçtüğünü gösterir. Buradan hareketle, Türkmenistan, ve havzası erken dönem Türk Kültürü’nün batıdaki önemli yayılma alanlarından birini ifade eder. Nitekim tarihteki Türk göçlerinin önemli bir bölümü( Oğuz-Kıpçak) göçleri bu coğrafyadan Hazar Denizi vasıtası ile olmuştur. Bu coğrafyanın beslediği Türk boyları, Orta çağlarda Selçuklular ve Osmanlı Devleti gibi tarihe yön vermiş devlet ve imparatorlukları meydana getirmişlerdir” diye konuştu.
Konferans yoğun ilgi gördü.