SAMET ÖZÜNAL(GHA) – Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay, Tokat’ta Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’u anlattı. Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin davetlisi olarak giden Erbay, “İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Etkinlikleri” çerçevesinde düzenlenen panele katıldı. Akademisyenler ve öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği panelde Erbay, Akif’in insan anlayışını ve hayatının düsturlarını anlattı.
ERBAY AKİF’İ ANLATTI
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Hanifi Vural’ın üstlendiği panelde konuşan Erbay, Mehmet Akif Ersoy’un, değerler bütünü olan insanın, her zaman ve zeminde insani erdemlerinin takipçisi olduğunu dile getirdi. Erbay, olmazlar ve olumsuzlukların, “şüyuu, vukuundan beterdir” kaidesine uyularak ötelendiğini ve insana ait açmazların, hep onarılarak sunulduğunu kaydederek, “Akif’te insan, hayvani yönlerinden özellikle uzak tutularak, insana yakışanın yücelmek, yükselmek ve geleneğimizin çerçeveleyici ifadesiyle, kemal imparatorluğunu kurması için ortam hazırlanmıştır. Yaşadığı asrın, sorumluluk şuurunun yüklediği her türlü yük ve çilenin diriltici nefesiyle, her daim ayakta ve bir işaretçi sıfatıyla, geriden gelenlere fener alayları hazırlayan Akif, asrının insan profillerinin panoramasını da çizmiştir” diye konuştu.
Erbay, Akif’e göre evin herhangi bir köşesinden başlayan insan tasvirinin, atılan her adımla sokağı, caddeyi, mahalleyi, beldeyi, ilçeyi, ili, memleketi ve oradan da bütün dünyayı kucaklayan bir kimlikle karşımıza çıktığını ifade etti.
AKİF’İN ESERLERİNDE SOSYAL VURGULAR
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Türk Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdoğan Erbay, “Zira Akif’in insan felsefesi ve insan algısı, bir insanın diriltilmesi bütün insanlığın diriltilmesi, bir insanın ölümü ise, bütün insanlığın ölümü anlamındadır. Bu yüzden Akif için insani erdem, ben yerine ‘biz'in inşasıyla mümkündür. Kendi içine kapandıkça hayattan kopan, koptukça yalnızlaşan ve ardında hayvanı hayat düzleminde şehvet, servet ve şöhret çılgınlığının aklını başından aldığı, ben merkezli insan profili, hayatın merkezi olamaz.” dedi.
Bütün heyetiyle, bir toplum mistiği olan Akif’in, yaşadığı asrın bunalım ve kaoslarının şekillendirdiği, maddeci ve ruhçu insan tip ve karakterlerini, sosyal ve gündelik hayatın içindeki canlılıklarını realist bir tavır ve üslupla tasvir ettiğini belirten Erbay, “Akif’in şiirlerinde, sosyal statü ve makam gözetilmeksizin, bir cemiyeti meydana getiren her türlü ferdin, bulunduğu konum ve seviyede tespit edilerek anlatıldığını görmek mümkündür. Mahalle Kahvesi’nden Fatih Kürsüsü'ne, Hasta Çocuk'tan Kocakarı ile Ömer'e, Kör Neyzen'dcn Köse İmam'a, Said Halim Paşa'dan Midhat Cemal'e, cemiyet denilen yapıyı oluşturan, hayata katkısı olan olmayan herkesi, bir ressamın tablosu gerçekliğinde canlandırdığını görmek imkan dahilindedir.” ifadelerini kullandı.