POZİTİF DEĞERLERİMİZ
Tüm ekonomik verilerde, ilin sosyo ekonomik performansındaki düşüşün belirgin biçimde ifade edildiğini, bu realitenin inkar edilemez olduğunu kaydeden Kocabeyoğul, “ilin sorunları elbette teşhis edilmeli. Sorunlar irdelenmeli. Ancak bu durum bizi negatif kutuplar icat etmeye değil, pozitif değerler üretmeye sevk etmelidir” dedi.
ERZURUM YANLIŞ TARİF EDİLİYOR
Erzurum’un taşrasında ilin yokluklar, yoksulluklar şehri olarak tarif edilmeye başlandığını, bunun ilin tarihi duruşuyla örtüşmediğini bildiren Kocabeyoğlu, “ Erzurum’da vurgu hep yokluğa ve geri kalmışlığa yapılıyor. Olumsuzluklar öne çıkarılarak, gelişme ve kalkınma kanalları kapatılıyor. Çözüm arayışı sürecine katılmak yerine geri kalmışlığımıza suçlu arama peşine düşüyoruz. Bu durum ”ortak akıl” oluşumunu da engelliyor. “ diye konuştu.
ERZURUMLULUK DURUŞU NEREDE?
Son yıllarda gelişen bir anlayışla, ilin sorunlarına sahip çıkmanın değil, Erzurumluluk duruşunu bozacak ve değerleri bakımından çöküntüye yol açacak tüm argümanları harekete geçirmek tercihinin öne çıkarıldığına dikkat çeken Kocabeyoğlu, bu üslubun artık terk edilmesi gerektiğini, böylesi bir anlayışın kalkınmayı tetikleyici değil engelleyici olduğunu söyledi.
VAHLANMAK KÜLTÜRÜ
Kent gündeminin sürekli bir biçimde geri kalmışlığa kilitlenmesinin, ilde göçü körüklediğine işaret eden Kocabeyoğlu, “ Kalkınmada inisiyatif alması gereken tüm unsurlarımızla, bu yolda baş aktör olmayı değil, geri kalmışlığın figüranı kalmayı tercih eder hale geldik. Ufkumuzu karamsarlık sardı. Yoksulluk takıntısından kurtulamaz hale düştük. Erzurum için “vahlanmak” kültürü baskın oldu. Bunun kime ne faydası var?” dedi.
ERZURUM SEVDASINDA BİRLEŞMEK
Erzurumluluk vicdanının geri kalmışlığa tahammülü olmadığını, olumsuzluklarla oluşan kent vizyonunun Erzurum’a yakışmadığını vurgulayan Kocabeyoğlu, “ içinde bulunduğumuz durum, Erzurumluluğumuzu güncelleştirmeyi, dadaşlık olgusuna kaynaklık eden heyecanları yeniden canlandırmayı gerekli kılıyor. Bunun yolu, önce birbirimizi gerçekten sevmek ve sonra Erzurum sevdamızı yeniden tetiklemektir.” değerlendirmesini yaptı.
HANGİSİ DOĞRU?
Geri kalmışlık sürecinden sıyrılma yolunun, çözümleri siyasete veya diğer öğelere ihale etmek olmadığının altını çizen Kocabeyoğlu, “ Şu övündüğümüz dadaşlığın manasını iyice bir belleyelim. “Erzurum’da önce ben mi” yoksa “Erzurum için önce ben mi? diyoruz? Ecdadımız ikincisini tercih ediyordu. Doğru yol da budur. “ dedi.
BİRBİRİMİZİ SEVELİM
Üç aylarla manevi bir iklime girildiğini, bu atmosfer içinde her Erzurumlunun şehrin geleceği için tefekkür etmesi gerektiğini kaydeden Kocabeyoğlu, “Hepimizin bu mübarek beldeye borcu var. Hepimiz geri kalmışlığımız karşısında, durumdan vazife çıkarmakla yükümlüyüz.
İlin manevi ve milli örgüsü içinde değerlerimizi, kaynaklarımızı yeniden keşfetmek ve onlara sahip olmak zorundayız. Ve hepsinden daha mühimi birbirimizi sevmeliyiz” diye konuştu.