Türk İş'ten "Yoksulluğa vurgu"
TÜRK İŞ 9. Bölge Temsilcisi Orhan Gözgeç, en büyük ekonomik sıkıntı olan yoksulluk ve işsizliğin Doğu da daha hissedilir boyutta olduğunu belirterek bu konuda köklü çözümler üretilmesini istedi.
Gözgeç “Türkiye’de yoksulluk sınırı ve yoksulluğun boyutları ile ilgili düzenli resmi bir çalışma yapılmamakta, ancak sınırlı sayıdaki araştırmalarla mutlak yoksulluk kavramı temel alınarak yaklaşımda bulunulmaktadır TÜRK-İŞ, Araştırma Merkezi, on sekiz yıldan bu yana bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışmakta ve düzenli olarak her ay gıda harcaması tutarını ve buradan hareketle yoksulluk sınırını açıklamaktadır. Aralık 1987’dan bu yana her ay düzenli olarak yapılan gıda harcaması hesaplaması, anılan yıldan önceki dönemlerde toplu sözleşme müzakereleri veya asgari ücretin belirlenme çalışmaları sırasında yapılmış, ancak 1987 yılı öncesinde sürekliliği söz konusu olmamıştır” dedi.
YOKSULLUK SINIRI ARTIYOR
Yoksullukla mücadelenin devletin sosyal görevi olduğunu belirten Gözgeç şunları kaydetti: “2002 yılında Türkiye’de ilk kez yoksulluk sınırı ve oranı resmi olarak açıklanmıştır. 2002 Yılı Yoksulluk Çalışması’nda dört kişilik bir hanenin aylık yoksulluk sınırı gıda için aylık 133 milyon TL, gıda ve gıda dışı harcamalar için ise aylık 310 milyon TL’dir 2002 yılında Türkiye’de fertlerin yüzde 1,35’i açlık sınırının ve yüzde 26,96’sı yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.2003 Yılı Yoksulluk Çalışması sonucuna göre açlık sınırı altındaki fert sayısı Türkiye nüfusunun yüzde 1,29’u, yoksulluk sınırı altındaki fert sayısı ise yüzde 28,12’si oranında hesaplanmıştır. 2003 yılında dört kişilik hanenin aylık açlık sınırı 168 milyon lira, aylık yoksulluk sınırı ise 417 milyon TL’dır.Yoksulluk, bir ülkenin sosyo-ekonomik koşullarından kaynaklanan bir sorundur. Yoksullukla mücadele devletin sosyal görevidir ve bu görev yoksulluk bağlamında gözden geçirilip, temel politikalara eklenmedikçe yoksullukla mücadele mümkün değildir”
ADİL GELİR DAĞILIMI SAĞLANMALI
Adil gelir dağılımının önemine değinen Gözgeç “2001 yılında yaşanan ekonomik kriz ile birlikte işsizlik Türkiye’nin en önemli sorunu haline gelmiştir. Kriz sonrası yaygınlaşan işten çıkarmalar ve azalan istihdam, kriz sonrası sağlanan ekonomik büyümeye rağmen artmamış ve istihdamsız bir büyüme ortaya çıkmıştır.
İstihdam, yoksulluğa ve sosyal dışlanmaya karşı mücadelede temel önemdedir. Ekonomide sağlanan büyüme, diğer bir ifadeyle milli gelir artışı, daha fazla insana üretken istihdam sağladığı ölçüde anlam kazanmaktadır. 1990’lı yılların başında, tek başına ekonomik büyümenin istihdamı artırmadığı ve emek piyasalarını etkileyen yapısal sorunları çözmediği görülmüştür.Türkiye’nin temel sorunu yeterince istihdam olanakları yaratamamasıdır. Nüfus artış hızının gerisinde kalan yeni yatırım ve iş olanakları, işgücü piyasasını olumsuz etkilemekte, çalışan nüfusun iktisaden faal nüfusa oranını geriletmektedir” dedi.
DOĞUDAKİ TARIM POTANSİYELİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Doğuda tarımın önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirten Gözgeç “Türkiye, istihdam edilenlerin taşıdığı ağırlık dolayısıyla tarım ülkesi konumundadır. Tarım sektörünün istihdam içindeki payı yüzde 35’ler düzeyindedir. Verimliliğin çok düşük olduğu tarım sektöründe geniş bir işgücünün barındırılması işgücü piyasasının etkinliğinin sınırlanmasına yol açmaktadır. Bu yapı, önümüzdeki on yıl içinde çok daha ağır bir istihdam ve işsizlik sorunu yaşanmasına yol açacak niteliktedir .bundan dolayı tarıma destek verilmelidir” şeklinde açıklama yaptı.