Türk Eğitimsen’den eğitimdeki özelleştirmeye tepki
“Eğitim’de özelleştirme olmaz”
Türk Eğitim Sen Bir Nolu Şube Başkanı Müfit Bayraktar, hükümetin özel eğitimle ilgili düzenlemelerinin eğitimde fırsat eşitliğini artıracağını öne sürerek, uygulamayla eğitimde fakir zengin ayrımının had safhaya ulaşacağını ifade etti.
Türk Eğitim Sen Bir Nolu Şube Başkanı Müfit Bayraktar, hükümetin özel eğitimle ilgili aldığı kararları eleştirerek, uygulamanın eğitimde fırsat eşitliği sorununu artıracağını savundu.
Hükümetin eğitimde yeni bir özelleştirme adımı attığını belirten Bayraktar, “Özel okulları ve özel okullara öğrenci göndermek isteyen velileri teşvik edecek düzenlemeleri içeren kanun tasarısı, hükümetin Kamu Reformu Yasasıyla gerçekleştiremediklerini bu şekilde hayata geçirme girişimidir. Özelleştirmenin önünü açacak olan bu tasarı; fakir ailelere değil, zengin ailelere yaramaktadır. Zira yoksulluk savaşı veren aile, zaten çocuğunu özel okula gönderemeyeceğine göre, düzenlemeden Türkiye’de zaten bir azınlık olan zengin aile çocukları faydalanacaktır. Dolayısıyla özel okullarının sayısını artırmanın birincil amaç olduğu bu kanun tasarısı, Türkiye’de elit bir grup oluşturma arzusunun doğal meyvesidir. Eğitimi ticarethaneye çeviren siyasi erk, farkında olmadan bir kısım çevrelerin rant elde etmesine hizmet etmektedir” dedi.
ÖZEL OKUL FİYATLARI YÜKSEKÖzel okul fiyatlarının çok yüksek olduğunu belirten Bayraktar, “Siyasi erk, hatırlanacağı üzere 10 bin fakir öğrencinin özel okulda okuması için girişimde bulunmuş, ancak başarılı olamamıştı. Aynı siyasi erk, bugün kendisiyle çelişerek, fakir öğrencileri özel okullara ücretsiz göndermek yerine, zengin ailelerin çocuklarını özel okullara uygun fiyatla göndermenin yolunu açmaktadır.Ülkemizde özel okul fiyatları ortalama 7 bin 363 YTL’dir. Buna karşın ilköğretim ve ortaöğretimde öğrenci başına yapılan harcama miktarı ortalama 1.423 YTL 80 Kuruştur. Aradaki derin uçurum göz önüne alındığında hükümetin özel kuruluşlara aktaracağı paralarla nasıl bir rant sağlamak için böyle bir tasarı hazırladığı görüşü ağırlık kazanmaktadır. Zira devlet okulları yerine kontenjanlarını dahi doldurmakta zorlanan özel okulları kalkındırmak, devlet okullarında öğrenci başına düşen harcama miktarını artırmak yerine ailelerin çocuklarını özel okullara göndermesini teşvik etmek akıllara zarar bir uygulamadır. Zaten fakir aileler çocuklarını kıt olanaklar içinde okula göndermekte, hatta kimileri çocuklarını parasızlıktan dolayı okul hayatından mahrum bırakmak zorunda kalmaktadır. Böylesine bir gerçeklik varken özel okulların teşvik edilmesi; bir anlamda fakir ailelerle alay edilmesi, milletin kandırılması, özel kuruluşlara akıtılacak kaynağın böylesine bir kılıfla kamufle edilmesi anlamına gelmektedir” diye konuştu.EĞİTİM KURUMLARI TİCARETHANE DEĞİLDİREğitim kurumlarının ticarethane olmadığını belirten Bayraktar, “Devlet okullarında öğretmen açığı varken, okullarda araç-gereç donanımı sağlanamamışken, laboratuarlar ihtiyacı karşılamazken, personel sayısı yetersizken ve bu nedenle öğrenciler her türlü hastalığa maruz kalırken; kısacası, okullara yeterli ödenek ayrılmazken, özel okullara böylesine ihtimam gösterilmesi inanılmaz bir hatadır. Lüks içinde yüzen özel okullarla, imkansızlıklar içinde eğitim-öğretim veren devlet okullarını karşılaştırdığımızda, devletin asli görevini hatırlaması gerektiğini düşünmekteyiz. Zenginin parasıyla her şeyi satın alabildiği, zengin ailelerin çocuklarının dilediği kurumlarda eğitim-öğretim görme imkanına sahip olduğu ülkemizde, fakir daha fakir oldu.Unutulmamalıdır ki; eğitim ticarethane değildir. Bu nedenle ülkeyi yönetenler mevcut kaynakları devlet okullarında sağlıklı eğitim-öğretim yapılabilmesi için kullanmalıdır” dedi.
UÇ NOKTALAR ARTIYOR
Her alanda olduğu gibi eğitimde de uç noktaların ortaya çıkmasının doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Bayraktar, “Fakiri daha da fakirleştiren, zengini daha da zenginleştiren bir sistem, eğitim-öğretimin kalitesini artıramaz.. Özel okullara her türlü serbestliği tanıyıp, sıra devlet okullarına geldiğinde kesenin ağzını açmayarak, cimri davranmak, olanakları seferber etmemek, üvey evlat muamelesi yapmak, AB’nin bir halkası olmak için çabalayan, çağdaş muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak isteyen ülkemizin utanç fotoğrafıdır” dedi.