I. Dünya Harbinde Ermeni Çetecilerin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneğinden
ERMENİLERE TAZMİNAT ÖDENMESİNE TEPKİ
Erzurum ilinde Birinci Dünya Harbinde Ermeni Çetecilerin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez, Bir Fransız Sigorta Şirketler Grubu 'nun kendilerine "sözde soykırım mazlumlarının torunları" gibi isimler koyan yaklaşık 5 bin kişiye 17 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etmesiyle ilgili olarak gösterilen tepki sebebiyle 2 Kasım 2005 tarihinde bir bildiri yayınlamak zorunda kaldığını hatırlattı.
Bildiride; "Yalnızca ödenmemiş hayat sigortası anlaşmaları hakkındaki zorunlulukların yerine getirildiği ve olaylar hakkında siyasi veya tarihi bir tavır benimsenmediğinin" belirtildiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, Fransa'nın tarihten bu yana Ermenilerin hamisi olması sebebiyle, bir Fransız şirketinin de Ermenilere tazminat ödemesinin rastlantı olmadığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, tazminat ödeyen Fransız şirketinin 'zorunluluk' olarak gösterdiği hususu şöyle açıkladı: "UAP adlı Fransız şirketi 1922'de, Ermenilerin soykırıma uğradıklarını kabul ettiğini açıklar ve bunu bir yazı ile Fransız Dışişleri Bakanlığı'na bildirir. Aradan geçen 74 yılın sonunda yani 1996 yılında, şirket UAP'tan yaşam poliçelerini satın alır. Böylece dolaylı olarak şirket, UAP'ın kararı olan sözde Ermeni soykırımını kabul etmiş olur. Ama burada dikkati çeken husus, şirketin 9 sene boyunca hiçbir Ermeni'ye tazminat anlamında ödeme yapmamış olması, bu kararın AB müzakereleri sürecinde de, Türkiye'nin sözde Ermeni soykırımını tanıyarak, gereken tazminatları ödemesi hususlarının gündeme getirildiği bir döneme rastlamasıdır. Bunun anlamı; şimdiye kadar somut olarak ispatlanamayan sözde soykırım iddialarının, 'bir hukuk oyunu' ile ispatlanmaya çalışılmasıdır. İlk Ermeni sözde soykırım anıtını yapan ve sözde soykırımın tanınması konusunda en çok sesi çıkan ve dahası ASALA terör örgütüne topraklarında kucak açan bir ülke olarak Fransa'nın AB müzakereleri sürecindeki Türkiye'yi zor bir durumda bırakmak konusundaki kararı, bir şirket kanalıyla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır."
TAZMİNAT OLAYI, PLANLANMIŞ BİR OYUN
Yaşanan olayın başta Fransa olmak üzere Türkiye'nin AB üyeliğini sabote etmek isteyen ülkelerin planladığı bir oyunu olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, "Olaylara bir bütün olarak bakmayı sürdürürsek, Türkiye karşıtı faaliyetlerde rolü olan tek ülke Fransa değildir. Örneğin 'Osmanlı döneminde Ermeniler öldürülmüştür' diyen bir Türk yazara, Alman Yazarlar Birliği tarafından ödül verilmesi ya da entel maskesiyle ortada gezen birilerinin, Ermeni soykırımının yapıldığını kanıtlamaya yönelik bir konferans düzenlemesi kesinlikle tesadüf değildir. Türkiye'ye, AB'ye üyelik sürecinde 'Ermeniler ile olan sınır kapısını açması' konusundaki dayatmalar düşünüldüğünde, geçtiğimiz şubat ayında 36 ülkenin büyükelçisi ve Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Hans-Jorg Kretschmer'in Ermenistan sınırındaki Kars'a gitmesi de sıradan bir olay değildir. Başka bir örnek de Global Heritage Fund (Küresel Miras Fonu) isimli kuruşlun Kars'ta yürütülen sözde 'restorasyon' çalışmalarıdır. Osmanlı tarihimize ait eserlerin restore edilmesine duyulan ilgi üstelik bunun için de Kars'ın seçilmesi dikkat çekicidir" dedi.
ERMENİLERİN YAPTIĞI MEZALİM ORTADA
"Ermenistan ve diasporanın Doğu Anadolu'muza yönelik toprak talepleri, Türkiye karşıtı ülkelerce ve ne yazık ki Türkiye'deki uzantılarınca desteklenmektedir" diyen Yrd. Doç. Dr. Eğilmez, şunları kaydetti: "Ermenilerin yıllarca süren terör eylemlerinde, 36 diplomatımız, 6 vatandaşımız katledilirken sesi çıkmayan hatta çanak tutan ülkeler, şimdi sırayla sözde Ermeni soykırımını kabul ederek, parlamentolarından bu yönde kararlar çıkarmaktadır. Bunların hepsi eş zamanlı olarak düğmeye basılmış faaliyetlerdir. Türkiye'nin içeriden ve dışarıdan sıkıştırılmaya çalışılmasının tezahürleridir. Osmanlı'yı ve Türkiye Cumhuriyeti'ni suçlu konumuna sokmak isteyen çabalar giderek derinleşecektir. Burada yapılması gereken Türk milletinin bütün bu olanlara duyarsız kalmaması ve çeşitli platformlarda gereken en sert tepkiyi göstermesidir."