DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI ŞENER:
AB FORMATINDA PROJE ÜRETİLMELİ
Bakan Şener, Bölgesel Kalkınma Programı'nın, Amasya, Bayburt, Çankırı, Çorum, Erzincan, Erzurum, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Tokat illerini kapsadığını belirterek, ülke ekonomisinin mevcut potansiyelinin harekete geçirilmesi için hükümetin politikalarının temelinde ekonomik istikrar ve rekabet üstünlüğü sağlamak olduğunu açıkladı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, bölgesel farklılığı gidermek için AB'nin hibe programlarından Türkiye'nin yetirince yararlanamadığını belirterek, "Bu kaynakların tamamının kullanılabilmesi için AB formatına uygun proje hazırlanması için büyük çaba ve gayret sarf etmek gerekiyor" dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener, AB finansman destekli Samsun, Kastamonu ve Erzurum Düzey 2 Bölgeleri Kalkınma Programı kapsamında Teklif Çağrılarının yayınlanmasından dolayı düzenlenen toplantıya katıldı. Toplantıya, Bakan Şener'in yanı sıra, DPT Müsteşarı Ahmet Tıktık, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Şahabettin Harbut, AB Komisyonu Kalkınma Programı Türkiye Temsilcisi Holger Schröder ile kalkınma programından yararlanacak 10 ilin Valisi, Belediye Başkanı ve çok sayıda milletvekili katıldı. Toplantının açış konuşmasını yapan Bakan Şener, Bölgesel Kalkınma Programı'nın, Amasya, Bayburt, Çankırı, Çorum, Erzincan, Erzurum, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Tokat illerini kapsadığını belirterek, ülke ekonomisinin mevcut potansiyelinin harekete geçirilmesi için hükümetin politikalarının temelinde ekonomik istikrar ve rekabet üstünlüğü sağlamak olduğunu söyledi.
Türkiye'nin mevcut potansiyelinin iyi değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Şener, geçmiş yıllarda Türkiye'nin yıllık büyümesinin yüzde 2.5 olarak belirlendiğini, ancak Türkiye'nin gerçek potansiyelinin asgari yıllık yüzde 5 büyüme olduğunu kaydetti. Şener, Türkiye'nin ekonomik istikrarını sürdürebilir bir ülke olarak yıllık ortalama yüzde 6 büyüme gerçekleştirmesi durumunda 2020 yılına geldiğinde 1.5 milyar dolarlık milli gelire sahip bir ülke haline geleceğini vurgulayarak, bunun için enflasyonu düşük düzeyde seyretmesi, sürdürülebilir büyümenin sağlanması, kamu borç stokunun milli gelir payından aşağıya çekilmek zorunda olduğunu belirtti. Türkiye'nin yer üstü ve yer altı bir çok zenginliğinin olduğunun ancak en büyük zenginliğinin 72 milyon nüfusu olduğunu kaydeden Şener, bu nitelikli insan potansiyelinin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
AB FORMATINA UYGUN PROJE
Şener, Kalkınma Ajansları ile ilgili tasarının Meclis'e sevk edildiğini ve en kısa sürede Genel Kurul'da görüşülerek yasalaşacağını belirterek, Ajansların temel mantığının da bu yasayla belirlendiğini söyledi. Türkiye'ye AB ilişkileri bağlamında önemli miktarda hibe kaynağının bulunduğunun altını çizen Şener, ancak bunların bazı program ve projelere bağlanan hibeler olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu:
"AB fonlarında yer almak için artık söz konusu projelerde yerel katımı da öngören fonlardır. Dolayısıyla AB'den temin edilen fonları aynı zamanda bizim de ulusal bütçemizden katkı yapacağımız projeler olmak zorundadır. Bu projelerin realize edilmesi ve fonlardan yeterince kaynak kullanılması bize bağlıdır. Ancak şunu söylemeliyim ki maalesef Türkiye'nin bu hibe kredileri kullanma konusundaki performansının memnun edici olduğunu söyleyemem."
Şener, AB formatına uygun proje hazırlanması için büyük çaba ve gayret sarf etmesi gerektiğini belirterek, bu konunun Türkiye açısından büyük bir noksanlık olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi. Şener, önümüzdeki dönemde Kalkınma Ajanslarının kurumsal olarak oluşacağını, Bölgesel Kalkınma Fonları'nın sürekli ve düzenli kullanılması gerektiğini belirterek, kurulacak 26 ajansın performansına göre desteklerden yararlanabileceklerini ifade etti.
İşçileri Bakanlığı Müsteşarı Şahabettin Harbut ise, Bölgesel Kalkınma Programlarının önemine değinerek, İçişleri Bakanlığı olarak illerde yürütülen her türlü programa destek vereceklerini kaydetti.
DPT Müsteşarı Ahmet Tıktık ise, Teşkilatın kurulduğu günden bu yana bölgesel gelir farklılıklarını gidermek için çalıştığını ancak merkezden hazırlanan programların yerelde uygulama şansı bulamadığını belirterek, bundan sonra merkezin finansmanı sağlayacağı yerel yönetim, sivil toplum örgütlerinin ise bölgeyi kalkındıracak projeler hazırlamalarını isteyeceklerini söyledi.