Tema Vakfı Erzurum İl Temsilcisi Işıl Bedirhanoğlu, “Bir kusur işlediysem, bedelini ödemeye hazırım. Fakat benim oradaki insanların düşüncelerine tercüman olmaktan başka bir muradım yoktu.” dedi.
//HES GERÇEĞİ DEĞİŞMEZ
Geçtiğimiz günlerde Tortum’da yapılan ‘HES Paydaş Toplantısı’nda Vali Sebahattin Öztürk’le arasında yaşanan tartışmayı değerlendiren TEMA Vakfı İl Temsilcisi Bedirhanoğlu, hadisenin kişisel eksenli olarak gündeme getirilmemesini istedi. Tortum’daki toplantıda yaptığı konuşmanın arkasında en ufak bir artniyet bulunmadığını vurgulayan Bedirhanoğlu, “Ben o gün o salonu dolduran insanların duygu ve düşüncelerine tercümanlık yaptım. Kaldı ki, HES’ler konusunda daha önce de temsil ettiğim TEMA adına çeşitli girişimlerim olmuştu. HES’lere olan tepkinin benim ağzımdan ifade ediliş biçimi ve ardından gelişen diyalogda bir hatam ve kusurum varsa, bedelini her türlü öderim. Ancak bu durum, hidroelektrik santrallerinin, doğaya ve bölgeye zarar vereceği gerçeğini değiştirmeyecek. Ben bunu her platformda dile getirmeye devam edeceğim.” ifadelerini kullandı.
//GERÇEĞİ SESLENDİRDİK
TEMA Erzurum İl Temsilciliği görevini yürüttüğü süre zarfında, devletin hiçbir yetkilisi ile karşı karşıya gelmediğini dile getiren Bedirhanoğlu, “Benim hiçbir kurumla ya da devletin yetkili kıldığı kişilerle hiçbir zaman problemim olmadı, olamaz da. Ne Sayın Valimizle, ne de bir başka yetkiliyle karşı karşıya gelmek ya da özellikle bir tartışma ortamı oluşturmak için o gün orada bulunmadım. Niyetim, daha önce de gündeme getirdiğim gibi, HES’lerle ilgili olarak yanlış adım atılmaması için ilgilileri uyarmaktı.” diye konuştu.
//BÖLGEDE GENİŞ ÇAPLI ARAŞTIRMA YAPILMALI
İspir, Tortum ve Uzundere bölgesinde kurulması planlanan hidroelektrik santrallerinin, yıllar öncesine ait veriler ışığında yapılmak istendiğini dile getiren Işıl Bedirhanoğlu, “O bölgede yapılması tasarlanan HES’lerle ilgili olarak çok geniş kapsamlı araştırma ve incelemeler yapılmalıdır. Bu yapıldıktan sonra görülecektir ki, HES’ler, İspir, Tortum ve Uzundere bölgesinde hem ekolojik dengeyi bozacak, hem de sosyal çöküntüler meydana getirecektir. TEMA olarak, bölgede gerçek değerler ve günün şartları doğrultusunda bir araştırma yapılmasını istiyoruz. Hiç kimsenin ya da kuruluşun, o bölgede yaşayan insanların elinden yaşamsal ihtiyaçları olan suyu almaya hakları yoktur.” dedi.