BU KAFAYLA NE OLUR?
Erzurum’un içinde bulunduğu ve kronikleşen sosyo ekonomik sorunlarının artış kaydetmesinde; vatandaşın her şeyi devletten beklemek, neme lazımcılık etmek ve kolaycılığa kaçmak gibi duyarsızlık eğilimleri önemli rol oynuyor.
SORUNLARA SAHİP ÇIKMIYORUZ
Çağdaş şehircilik anlayışıyla örtüşmeyen biçimde, vatandaş kentin sorunlarını sahiplenmiyor. Problemlerin halli için kamu’ya yeterince destek vermiyor.Kendi sorumluluğunda bulunmasına rağmen pek çok öznel işinin yapılmasını bile devletten bekleyen vatandaş tipi, kentte sorunların artmasına yol açıyor ve kendini sadece gözlemci yerine koyarak, eleştiri üretiyor.
HERŞEYİ DEVLETTEN BEKLİYORUZ
Aldığı malın fiyat ve kalitesinden, çocuğunun işsizliğine varıncaya kadar her şeyde kamuyu sorumlu tutan sakat görüş yüzünden kent yaşanılır olma kalitesinden gün geçtikçe bir şeyler kaybediyor. Ulaşımdan, çevre sorunlarına, toplumsal yaşamı aksatan saygısızlık ve edepsizliğin yaygınlaşmasına kadar yaşama ait her meselede, vatandaşlık hakkı kullanılmıyor, her şey devletten bekleniyor.
KAPIMIZIN ÖNÜNÜN SORUMLULUĞUNU BİLE ALMIYORUZ
Bu durumun çarpıcı bir örneği kış aylarında daha da netleşiyor.Her kar yağışında, gündelik yaşamın aksaması, önemli oranda vatandaş olarak duyarsızlığımızdan kaynaklanıyor. AB ülkelerinde esnaf ve halk kendi ev ve işyerinin önünü temizleme mecburiyetindeyken; Erzurum’da vatandaş evinin kapısı, dükkanın önünü kardan arındırmak yerine, bunu kamu kuruluşlarının yapmasını bekliyor.
VATANDAŞLIK BİLİNCİMİZ YOK MAALESEFFedakarlık, şehrin sorunlarının azalmasına katkı anlayışı zayıfladıkça, Erzurum’da kentsel problemler de çözümsüzlüğe taşınıyor. Ne tüketici ne de kamusal görevlerimizi yapmıyoruz. Vatandaş olarak, aksaklıklara yol açanları uyarmak, demokratik tepki vermek ve sorunu yetkililere ulaştırmak gibi çağdaş görevlerimizin bilincinde değiliz. Bana ne diyenler, sorunları üstlenen vatandaştan daha çok..