ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Sivas-İstanbul yüksek hızlı tren seferleri başlıyor
Şehitlere vefa
Şehitlere vefa
Kene popülâsyonuna dikkat!
Kene popülâsyonuna dikkat!
Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor
Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor
Anneler gözyaşlarıyla evlatlarını bekliyor
Anneler gözyaşlarıyla evlatlarını bekliyor

Mustafa Damlarkaya

Yusuf u Züleyha
15 Aralık 2014 Pazartesi

   Kur’ân-ı Kerim’de kıssalarına yer verilen peygamberler, sahip oldukları benzer niteliklere ve çağrılarının ortak noktası olan tevhid inancına ilave olarak gönderildikleri dönem ve sosyal şartlara göre farklılık arz eden örnek davranışlar sergilemişlerdir.

   Kıssaların en güzeli (ahsen’ül kısas) olarak nitelendirilen Yusuf kıssasında, kıskançlık, şehvet, ihanet, intikam gibi “çirkinlik” dürtülerinin arasından iffet, doğruluk, erdem gibi, “ahlak ve iyilik” değerlerinin öne çıkarak, normal hayata yansıması dikkat çekmektedir.

  Şöhret, servet, makam, şehvet günümüz insanının ve en önemlisi de müminlerin en büyük imtihanlarından biridir. Özellikle şehvet imtihanı karşısında, iffetini korumak isteyen için hâya abidesi, edep timsali Hz. Yusuf (A.S.)’un iffetli duruşundan alınacak büyük dersler vardır.

   Nitekim bu konuda yüce Rabbimiz ” And olsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, isteyenlere nice ibretler vardır. (Yusuf Suresi- 7 ) “ buyurmaktadır.

   Bugün içerisinde yaşadığımız günümüz dünyasıyla Hz.Yusuf’un içinde yaşadığı saray arasında büyük benzerlikler mevcuttur. Nefsin arzularıyla her taraftan kuşatılmış olan insanların, kendilerini koruyabilmeleri ancak ve ancak Allah’a sığınıp iffeti bu arzulara karşı, bir kalkan gibi kullanmak suretiyle bu arzularından kurtulabilirler.

   Haz kültürünün bir hayat tarzı haline geldiği, gayr-i ahlaki davranışların tavana vurduğu bugünkü dünyada iffetleriyle,  edepleriyle, temiz bir şekilde yaşamak isteyen tüm müminler özellikle de gençler, Hz. Yusuf’un iffet ve sembolünü bir zırh gibi kuşanarak haramlardan kaçabilirler ve Hz. Yusuf’un bu peygamber ahlakını da tüm insanlığa bir model olarak sunabilirler.

  Yusuf u Züleyha kıssası gerek Doğu edebiyatlarında gerekse Batı edebiyatların

da üzerinde en çok mesnevi ve roman yazılmış bir hikâyedir. Bu kıssa, asırlarca en çok sevilen ve okunan kıssalardan olmuştur.

  Fars edebiyatında Molla Câmi ve diğerleri Türk edebiyatında da Hamdullah Hamdi ve Şeyyad Hamza’nın o konudaki mesenevileri takdire şayandır.

  Alman romancısı Thomas Mann, “Yusuf ve kardeşleri” adı altında bin sayfalık bir roman yazmış ve Nobel Ödülü almıştır.

  Bizde de bu kıssa o kadar meşhur olmuştur ki doğan çocukların göbeği, Yusuf ve Züleyha üzerine kesilmiştir.

   Kur’ân-ı Kerim’de “ Ahsen’ül  Kısas” olarak geçen,Yusuf ile Züleyha hikayesi, çok ibretlidir ve asırlarca İslam dünyasında yazılmış ve zevkle okunmuş bir hikayedir.

  Dünyanın en büyük aşklarından birisi hiç şüphesiz ki  Züleyha’nın aşkıdır.

Züleyha’nın, Hz.Yusuf’a karşı duyduğu aşk tanımsızdır. Züleyha bütün servet ve güzelliğini onun uğrunda harcamıştır. Züleyha’nın bu aşkı, kocasına, ailesine ve tüm Mısır halkına karşı durmuştur. Züleyha’nın yetmiş deve yükü mücevheratı vardır, hiçbir şey  gözünde değildir. Her kim ki bugün Yusuf’u gördüm demişse veya ondan bir haber getirmişse onları zengin edercesine tüm mücevheratını onlara dağıtmıştır.

  Hz. Yusuf (A.S.)’un, araştırmalara göre, M.Ö. 1695-1585 yılları arasında, bugünkü Filistin topraklarında yaşadığı görüşü kesinlik kazanmıştır.

  Arz-ı Kenan da denilen bu bölge, Akka’dan, Gazze’ye kadar olan 80 km.lik arazidir. Bu topraklara Kenan ismi, Hz.Nuh (A.S.)’un oğullarından birisinin ismi verilmiştır. Kenan toprakları, Mısır’a giden stratejik ticaret yolu üzerinde bulunan bir bölge idi.

 

  Hz.Yakup (A.S.) peygamber olduktan sonra ailesiyle birlikte gelip Kenan’a yerleşmiş, Hz.Yusuf da bu topraklarda doğmuş, büyümüş ve kardeşleri tarafından burada kuyuya atılmış, buradan Mısır’a götürülüp köle olarak satılmış.

  Hz. Yakup (A.S.), Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılmasından ve bir daha  Kenan’a dönmemesinden dolayı büyük bir üzüntüye kapılır, derin bir kedere boğulur. Dünyadan elini, eteğini çekip “Külbe-i Ahzan, gamlar evi”nde bir nevi çile doldurur, insanlar arasında huzur bulamayıp kendisini ibadete verir.

  “ Külbe-i hüzn içinde kaldı hazin/ Hemdemi  gussa ve hem nişini enin”. Söylentilere göre Hz. Yakup (A.S.)’un bu durumu kırk yıl sürmüş, bu sürede hep hüzün, gam ve keder çekmiş, gözlerini kaybetmiş ve kırk yıl sonra Yusuf’a kavuşmuştur.

  Hz. Yusuf (A.S.), kusursuz güzelliği sembolize eder. Hz Yusuf (A.S.)’a insan üstü bir güzellik bahşedilmiştir. Onu görüp sevmemek hayran kalmamak mümkün değildir. Bütün mahlukata verilen güzelliğin yarısının Ona verildiğini biliyor muydunuz?  Onun güzelliği fevkalade idi. Mısır sokaklarında dolaşırken yüzünün pırıltısı güneş ışıklarının yansıması gibi duvarlara aksederdi. Ona bakmak isteyenler gözlerini çevirmek zorunda kalırlardı. Konuşması pek şirin ve tatlı olduğu için, herkesin kalbi ona meylederdi. Onun tatlı sözleri karşısında iman edenler pek çoktu. O ay ve güneşe benzerdi. Yüzü güneş gibi nurluydu. Bu nur huzurundakilere sirayet ederdi. Hatta huzuruna getirilen bir amanın gözleri, Onun nurunun tesiriyle görmeye başlamıştır. O baştan aşağı nurdur. Onun eşi benzeri yoktur. O bir iffet abidesi idi. Nezih ve asil bir ruha sahipti.

  Gerek fiziki güzelliği gerekse ahlaki güzelliği bakımından insanlık tarihinde eşine rastlanmayacak bir konumdaydı. Ancak Allah (C.C.) Onu, çok soylu, çok güzel, zengin, mevki sahibi ve kendisine aşık olmuş bir kadınla imtihana tabi tuttu.

   Züleyha’nın baştan çıkarıcı teklifini, görünürde hiçbir engel bulunmamasına rağmen, “hayır” diyerek geri çevirmesinin hem o teklifin haram ve çirkin olduğunun hem de Allah’ın her an kendisini gördüğünün bilincinde idi.

  Züleyha’ya “ Allah’a sığınırım !.. Çünkü o (kocan) benim efendimdir. Bana çok iyi baktı. Doğrusu, zalimler hiç iflah olmazlar. (Yusuf Suresi- 23)” diyerek bu müthiş tavrıyla kıyamete kadar gelecek olan gençler için, büyük bir irade örneği sergilemiştir.

 

  Hz Peygamberimiz (S.A.V.) “ Miraç gecesinde Yusuf Peygamberi gördüm, baktım ki bütün insanlara verilen güzelliğin yarısı verilmiş” buyurmuşlardır.

  Kadınlar şaşkınlıkla ellerindeki bıçakla ellerini kesmişlerdir. Çünkü Hz Yusuf’un güzelliği, onların hayalindeki köle şablonundan çok farklı idi.

  Yüzü ayna gibi saf ve temizdir. Saçları sünbüle, kaşları mihraba, gözleri nergise, ağzı goncaya, dişleri inciye benzerdi. Çene çukuru cana zindandır. Gözleri şehla ve elâ renklidir. Kaşları fitne çıkarır. Ağzından şeker saçılır, dudakları ab-ı hayattır. Mısır halkı onunla karşılaştığı zaman, gök kubbe altında böylesi bir güzelliğin var olamayacağını söyler. Kervanla geçtiği şehirlerde, güzelliği tüm halkı büyülemiştir. Mısır halkı, böyle bir güzelliğin var olamayacağını düşünmektedir. Onun için :

  “ Dediler görmemiştir çeşm-i gerdun

     Cemali gibi bir nakş-ı hümayun”

   Hz.Yusuf (A.S.), öz güveni olan güçlü bir şahsiyettir. İffeti ve edebi müstesnadır. Attığı her adımda doğruluktan şaşmayan, dürüst kişiliğini destekleyen dirayet ve irade gücüne sahiptir. Kuyudan saraya, zindandan ikbâle, suçlanmaktan yüceltilmeye kadar, hayatın her türlü iniş ve çıkışını, aynı metanetle göğüslemesini bilmiş ve kişiliğinden asla taviz vermemiştir. Yıllarca bir mahkum olarak yaşamış, saraya geldiğinde Sultan’dan, büyük bir öz güvenle ülkenin mali işlerini kendisine devretmesini istemiş ve kafasındaki işleri kararlılıkla yürütmüştür. Sabır ve metanet sahibidir. Başına gelen her felaket ve sıkıntıda Allahâ sığınıp sabretmiş ve asla geri adım atmamıştır. Hatasından hemen dönen sağduyulu bir şahsiyettir.

  Yedi yıl zindanda kalmış, üzüntüden, kederden gençliğini ve güzelliğini yitirerek aşkın, ihtirasın,tutkunun bedelini bu şekilde ödemiştir.

  Hz. Yusuf, rüya tabiri ilmine sahipti. O devirde Mısır’da rüya yorumu, oldukça itibar gören, zamanın en geçerli ilimlerinden biri idi. Rüyalar kaderin seyrini belirleyen, insanları bir durumdan öteki duruma getiren itici bir güç idi.

 Mısır’da kâhinler hükümdarın sağ kolu idi.

  Hz.Yusuf, Allah’ın kendisine bahşettiği rüya yorumu sayesinde zindandan kurtulmuş “aziz” ünvanına layık olmuştur.

  Züleyh’a, mağrib sultanı Taymus’un dillere destan güzellikteki kızıdır. Züleyha’nın baştan çıkaran tehlikeli bir güzelliği vardır. Onu her gören hayranlıkla büyülenmektedir. Cennetteki hurilere benzetilir, dolunay gibidir. Kaşları nur üzerinde nun harfi gibidir. Siyah ve uzun saçları kara geceler gibidir.

Zülfü akılları perişan eder, çene çukuru zindana düşürür. Gözleri nergis gibi

baygın ve hülyalıdır. Bazen de sihirbaz gibidir. Yüzü melek gibi sanki peri- peykerdir. Gül goncası ağzı, söz sığmayacak kadar küçüktür. Parmakları kalem gibi ince, beli inceciktir. Yedi yaşına geldiği zaman ayın ondördü gibi güzel olmuştur. Nazlıdır ve latifdir. Güzelliğinin şanı yedi ülkeye yayılmıştır. Bu güzelliğini duyan yedi büyük ülkenin sultanı ona talip olmuştur.

  Züleyha nefs-i emaresinin kurbanı olmuş, duyguları için iffetini, namusunu, letafetini yitirmeyi göze alacak kadar cesaretli ve aşka sebat etmiş, aşkı bütün bu değerlerin üzerinde görmüş, nefreti ve aşkı bir arada yaşamış bir aşk ve sevgi kadınıdır.

  Nefsi için, masum bir insana iftira atacak kadar ileri giden Züleyha, kadının pervasızlığını temsil eder. Aynı zamanda tuzak kuran, hile yapan çok ihtiraslı bir kadındır.

  Eşine karşı gösterdiği sadakatsizliği ve iffetsizliğiyle de dile gelir. Nefsinin esiri olarak namusunu ve eşinin hukukunu korumamış, tavırları hep sadakatsizlik ve iffetsizlik olmuştur. Sınır tanımaz bir kişiliği vardır. Çok yakışıklı ve çok güzel olan kölesine arzu ve heves duyan, onunla gününü gün etmek isteyen ve onu elde etmek için akla hayale gelmeyen tuzaklar kuran düşük ahlaklı bir kadın olarak tanınır. Sınır tanımayan durumları onun müptezel kişiliğinden kaynaklanır. Barındığı, iyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kocasına ihanet ettiği için hep çok ağır bir dille kınanmıştır.

  Hep rüyasında gördüğü sevgili, karşısına köle olarak çıkar. Ama o onu sultanlara değişmez. Onu giydirir, kuşatır ve ona karşı olan aşkı ve hayranlığı her geçen gün artar. Ona kavuşmak için her maceraya atılır.

   Züleyha aynı zamanda Mısır tanrısı Amon-Ra’nın da karısıdır ve Mısır’da kadın İlah olarak da anılmaktadır. Yusuf, Mısır’a aziz olunca, Züleyha gerçeği görmüş, suretten manaya geçmiş, ilâhî aşk ona Yusuf aşkını unutturmuştur.

  Yusuf’un zindana konulmasından sonra, kocası Mısır azizi Potifarı kaybetmiş, ta ki Yusuf’la evleninceye kadar geçen otuz altı yılda hep Yusuf’a aramış, bu zaman içerisinde güzelliğini, şanını, şerefini, servetini, kariyerini kaybetmiştir.

   Arkalığına beyaz sünbül dalları işlenmiş tahtırevanıyla tapınakların ve kütüphanelerin kenti olan, kentinin sokaklarında, görkemli, ihtişamlı bir alayla  geldiğini görenler, hayranlık ve saygıyla kenara çekilirler, kırmızı gülleri kimsenin Züleyha gibi saçlarına takamadığı, zengin, çok güzel ve güçlü Züleyha’ya yol açarlardı.

  Ama ne yazık ki Yusuf’la olan imtihanı kaybedince aşkın ağır tutkusuyla karşılaştığı her şeyi “Yusuf” diye çağırır oldu, Yusuf’un adının yıldızlarda yazılı olduğunu görür, damarlarından kan aldırmak için kendisine bıçak vurulsa yere düşen her kan damlası “Yusuf” diye yazardı. Yusuf’u bir an bile görmeden yapamazdı. Yusuf’suz bir anı bile olmazdı.Yusuf’u bir an dahi görmese onu deliler, çılgınlar gibi arar,bulur ve yanına alır ve yanından ayırmazdı.

  Amma nefsinin arzusuna esir olunca bütün varlığını, sultanlığını, soyluluğunu, zenginliğini, kendisine duyulan sevgi ve saygıyı, emrindeki hizmetli ordusunu,

o müthiş görkemli, debdebeli, şaşaalı,ihtişamlı, şanlı hayatını yitirmiştir.

  Yusuf olmayınca Mısır’ın sokaklarında deliler gibi dolaşmaya başladı. Saray yerine, köhne bir kulübeyi, yediği çeşit çeşit nefis yemekler yerine, kuru ekmeği

atlastan, ipekten elbiseler yerine kaba, basit elbiseleri, kuş tüyü yatak yerine, kuru çulları, her biri servet değerindeki mücevherler yerine, başına basit bir örtüyü taktı, görkemden, ihtişamdan uzaklaştı, kendisine yol açılan, saygı duyulan Züleyha, çocukların ve Mısırlıların oyuncağı  oldu, hiç bunlara aldırmadı ağladı, inledi gözlerini kaybetti.

   “ Tesbih ederim o kudret sahibini ki ; tâat sebebiyle köleleri sultan eyler, isyan sebebiyle sultanları köle eyler” sözü Züleyha’ya aittir. Bir darb-ı mesel olmuş, asırlarca dilden dile dolaşmıştır.

  Kim kaderin Züleyha’yı köle etmek için, önce Yusuf’u pazarlara düşürdüğünü tahmin edebilirdi ki ? Ama kâinatın Rabbi Rahimi, bunu böyle diledi ve yaptı

   Bu sûrede, Hz.Yusuf (A.S.)’un başına gelenlerle kavuştuğu ihsanlardan bahsedilir. Hasedin noksanlık ve dolayısıyla Allah’ın yardımından mahrum kalmaya, sabrın ise sıkıntı ve gamlardan kurtulmaya sebep olduğu, Yakup (A.S.)’un sabrettiği için maksadına kavuştuğu, Yusuf(A.S.)’un da sabrı ve doğruluğu anlatılmaktadır.

   (Devam edecek)

 

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva