İletişimciler araştırıyor mu, bilmeyiz..
Ama Erzurum’da medya okuryazarlığının ilgi çekici bir yüzü var.
Olumsuzda yoğunlaşma, olumludan uzaklaşma..
Erzurum’un kalkınmasına yönelik yatırımı gündeme taşırsanız okurunuz yok..!
Erzurum’da bir asfalt çökmesini dahi kaleme alırsanız okurunuz çok.
Dedikodu haberlerinin özel okuru var.
Hele bir de siyasete yönelik olursa.
Kim kime ne dedi?
Kim kime sataştı?
Kimin ne açığı var?
Ya da yolsuzluk iddiaları..
Hırsızlık en kolay yapıştırılan yafta.
Çaldı, çırptı kelimelerini çokça kullandığınız haberlerde okunma sayısı tavan yapıyor.
Proje, yatırım vurgularının kaydedildiği haberler ise tabanda.
Baskın okur kitlesinin eğilimi bu.
Olumsuzu yaz, reytingi kap..
Olumluyu yaz, kalemi bırak.
Kim kimi dövdünün ilgi, kim kime sahip çıktının ise ilgisizliğe mahkum edildiği bir anlayış.
Kavga arayan çok, barışa pirim ise hemen hiç yok.
Rantçıya söz, namusluya ise övgü yok.
İftira at izi kalsın diyenlere destek..
Allahtan kork, kuldan utan diyenlere köstek.
Cazgırlık pirim yapıyor, toplumsal huzur için iyi ve kötüyü ayıranlar ise kayboluyor.
Biz maalesef haberi böyle okuyoruz..
Ki elbet..
Ve mutlaka elbet olumsuzları yaşıyoruz..
Ancak olumlu gelişmeleri de paylaşıyoruz.
Asayiş haberlerine yönelik olaylar var..
Ancak huzura temel atanların çabaları da var..
Ne ki ilgi olumsuza..
Bir siyasimizin meşhur sözü hakim.
“Öküzün gözüne sövüp, tezeğe mübarek diyenler” revaçta.
İşin belki de garibi şudur..
Yetkili dediğimiz, özellik ve ağırlıkla siyasette karar vericilerin ilgisi, alakası maalesef ekseriyetle diğerine..
Yani toplumda aykırılıkları dile getirenlere..
Olumsuzlukları kaşıyanlara..
‘Yazarım ha..!’ diyenlere..
Gazetecinin görevi ‘yazarım ha’, anlayışından çıkalı yıllar oldu ama..
Bizde hala geçerli..
Araştırmadan, belge ve kesin bilgi olmadan, duyduğunu yazanlara iltifat çok.
Dayanaksız iddialara kalemini kapatanlara, iftira ve dedikodulara prim tanımayanlara, insan şerefini her şeyden öne koyanlara ve karalama, ötekileştirmeye zihnini kapayanlara, duyumun doğruluğunu araştıranlara ise rağbet yok, iltifat da..
Her yatırımın ardında bir şaibe arayanlar..
Her projenin gerisinde bir rant sorgulayanlar..
Her hizmet edene ‘acaba’ ile yaklaşanlar alkışlanıyor..
Onlar, gazeteci oluyor..
Toplumsal kalkınma adına beyin fırtınası estirenler..
Pozitif olanı gündeme getirenler..
İyiyi ve güzeli söyletenler..
Herkese şerefli ve haysiyetli gözü ile bakanlar kargışlanıyor..
Onlar icazetli gazeteci oluyor, ya da gazetecilik kapsamından çıkarılıyor.
Olumsuzun ilgi, olumlunun tepki gördüğü bir toplumda hemen herkes soruyor:
‘Erzurum nasıl kalkınır?’
Haydi biz de soralım:
Olumsuzluk fırtınasının estirildiği ortamda Erzurum nasıl kalkınır?
Asayiş haberlerinin çok okunduğu, yatırım haberlerinin ilgi bulmadığı Erzurum..
Yazarım ha diyenlerin bey, kul hakkı gözeterek gözünü yedi defa silip gördüğünde bir hayırlı sebep arayanlar ise isimsiz..
Ve değişmeyen sual: ‘Erzurum nasıl kalkınır?’
Bilen var mı?
Ve netice..
Ve çok ağır bir netice:
‘Marifet iltifata tabidir..
Ve hakikat: müşterisiz met’a zayidir..
Olumlunun müşterisi yok vesselam..