“1955’ten bu yana Amerika’nın yakınlık ve yardımlarına mazhar olan Türkler değil Rumlar olmuştur ve hâlâ politikalarında da değişiklikte göze çarptığı da yok. 1969” Dr. Fazıl KÜÇÜK
Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne yönelik çabaların durma noktasında bırakılmasının üzerinden 6 yıl geride kalıyor. BM Genel Yazmanı Guterres bu dönemde sağlıklı müzakere ortamının olmadığını bu süre içinde sıklıkla yineleyerek konuyu kış uykusunda uyumaya terk ediyordu. Şimdilerde ise uykuyu sonlandırmak için düğmeye basılıyor. Guterres Genel Yazman olarak görevine başlarken bu süre içinde Kıbrıs uyuşmazlığını çözeceğinin sözünü veriyordu. Şimdilerde aynı kanıda olduğunu söylemek oldukça zordur.
Bu nedenle çözme konusunda iddialı olduğu bilinen Maria Angela Holguin, Guterres’i kendi kişisel temsilcisi olarak uyuşmazlığı çözmekle görevlendirdi. Kendisinden önce bu görevi üstlenmiş olan görevlilerle değil kendi atadığı kişilerle çalışmak istediğini belirterek kollarını sıvadı. Bu davranışının şimdilik olumlu bir görüntü verdiğinin bilinmesi gerekiyor. Doğal olarak 60 yılı aşkın bir süredir yaşanan Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü için hiç kimsenin elinde sihirli bir değneğin olmadığı da bilinen gerçektir.
Bugüne değin BMGK’ne sunulan adına iyi niyet misyonu diye tanımlanan raporları buradaki görevlilerce hazırlanıyor ve Türkiye ile Kıbrıs Türk liderliğinin bazen sudan gerekçelerle suçlandıkları biliniyor. 60 yılı geride bırakılan adada konuşlu bulunan BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılması burada görevli kişilerin önerileri ile gerçekleşiyordu. Yunanistan ile karşımızdaki unsurun bu gücün harcamalarının büyük kısmını karşıladıklarını da kaydetmek gerekiyor.
Yeni temsilcinin göreve başlamasından önce Nikos Hristodulidis bugüne değin açıkladıkları dayatmalarını iyi niyet düşüncesi ile 14 maddelik belge haline getirerek ortalıklara bırakırken AKEL de İ-kinci ön alma çabası ile belgesini yarıştırmaya çalışıyor. Her iki belgenin bugüne değin açıkladıkları önerilerinin özeti olarak tanımlamış oluyoruz. Rum siyasetçiler arasında mantıklı düşünen diye tanımlanan Yannakis Kasulidis, Hristodulidis Rum yönetiminin Kıbrıs Türklerine karşı olumlu tavır almadığını söyledikten sonra çözüm önerilerinin doğru olduğunu kaydederken kaç yüzlü olduğunu da kayda geçiriyordu.
Bugüne dek sundukları bütün önerilerde yapılan değişiklikleri daha önce sunulan sıralamasının değiştirilmesi olarak vurgulamak gerekiyor. 60 yıldır inatla aynı konuları gündeme ısrarla müzakere masasına koyuyor olmaları nedeniyle biz uzlaşmak istemiyoruz. 04 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı BMGK kararı ile devlet olarak tanınıyoruz. Gerisini Kıbrıs Türkleri düşünsün demek yapılan en hafif söylemle aşağılık bir davranış oluyor.
Şu anda karşımızdaki unsurun en başat beklentisi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarının imzalandığı günlerdeki gibi BM’i de arkalarına alarak iki bölgeli iki toplumlu bir yapıyı kurmaktır. Kurmayı düşündükleri yapı Zürih’te imzalanan antlaşma ile İngilizlerin marifeti ile sabote edilmiştir. Adına Federasyon denilen yapı ya idari ya da bölgesel yapı olarak kurulabiliyor. Öncelikle idari federasyon denendiği için şu anda sınırları güvence altına alınmış olan yapı da bölgesel federasyon olarak tartışılabilir.
Bu uygulama ile BM’in çözüm önerilerinde yer alan bölgesel federasyondan yola çıkılarak iki devletli yapının da kurulmasının yolunun açılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…