ford ercihan otomotiv
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden Türkiye Teknoloji Seçime Doğru
Oltu Taşına zerafet katıyorlar
Oltu Taşına zerafet katıyorlar
Erzurum çocuk nüfus oranında ortalamaları geçti
Erzurum çocuk nüfus oranında ortalamaları geçti
Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı
Kartlı ödemeler 1,18 trilyon liraya ulaştı
Erzurumspor bu kez ceza almadı
Erzurumspor bu kez ceza almadı
Tarım-GFE yıllık yüzde 49,92 arttı
Tarım-GFE yıllık yüzde 49,92 arttı

Ahmet Göksan

Uşağın Ağası
28 Ağustos 2015 Cuma

Bitmeyen ve bitmeyecek vazifelerimiz vardır. Yalnız şu kadarını katiyetle söyleyeceğim ki her çıkarcının karşısında boyun eğmeden mücadele edecek, haksızlığa uğrayan her memurun yanı başında bulunacak, hakkı olan yardım ve desteği görmeyen köylüye destek olacak, toplumu yalnız kendi çıkarları için alet olacak kullanmak isteyenlerin karşısında da kırk senelik mücadele hayatımda gösterdiğim mücadeleyi vermekten çekinmeyeceğim.

1973 Dr. Fazıl KÜÇÜK

          

Nazilerin 01 Eylül 1939 günü Polonya’yı işgal  etmesi sonrasında İ-kinci Paylaşım Savaşı başlamıştı. Savaş sonrasında 52 milyon kişi öldürülmüş milyonlarca yaralanan ve sakat kalanlarla bilanço, savaşın korkunç yüzünü ortalık yerlere koymuştur. Bu kadar acı tablo karşısında dünyada savaşlar ne yazık ki durmadı. Büyük çapta olmasa bile küçük çaptaki savaşlar halen devam ediyor. Dünya Barış Günü olarak kabul edilen 01 Eylül gününün savaşların sonlandırılacağı bir tarih olmasını diliyoruz. Bu dileğimizin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engelin ülkeleri yönetenler olduğunun da bilincindeyiz.

Paylaşım Savaşının ağır sillesini yiyen Avrupa anakarası olmasına karşın çağdaşlığın da merkezi olarak kabul edilmektedir. Çağdaş olan kişi veya ülkelerin savaş kışkırtıcılığı yapmamaları gerekirken aksine bir durumla sıklıkla karşılaşıyoruz. Savaş sonrasında imzalanan barış anlaşmalarının daha mürekkebi kurumadan yeni çatışmaların hazırlıklarının yapıldığı yadsınamaz bir gerçektir. Kıbrıs’ta yakın sayılacak dönemde yaşadıklarımız ve halen yaşananlar bu yargımızın kanıtı olmaktadır.

15 Temmuz 1974 tarihinde adada Yunanistan’daki albaylar cuntası tarafından gerçekleştirilen darbe sonrasında Bay Konstantin Karamanlis Paris’ten  getirilerek demokrasiye giden yolun kapısını aralıyordu. Sonrasında Başbakan Bay Karamanlis’in çabaları ile ekonomik durumları uygun olmamasına karşın ülkesi AB’ne üye olarak kabul ediliyordu. Almanya Başbakanı Bay Helmut Schmitt’in üyelik karşıtı çabalarından sonuç alınamadı. Türkiye’nin üyeliği konusunda ise Almanya değişik nedenlerle sürekli olarak karşı çıkmaya devam ediyor.        

Sorunların çözülebilmesi için Lozan Barış görüşmeleri sırasında Doğu Akdeniz’de Türkiye – Yunanistan – İngiltere dengesi kuruldu. Bu nedenle Türkiye’nin de AB üyesi olması gerekiyor. Yunanistan’ın üyeliğinin tartışıldığı günlerde Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun üst düzey yöneticisi olan Emil Noel’in Türkiye’nin üyeliği konusundaki çabalarından beklenen sonuç alınamadı. Gereksiz dürtülerle üyeliğin gerçekleşmemesi kadar anlamsız bir yaklaşım olamaz. Türkiye’nin üyeliğinin gerçekleşebilmesi için derelerden çok miktarda suyun akması gerektiğini düşünüyoruz.

Doğu Akdeniz’de kurulan denge, soğuk savaş ürünü olan Eoka terör örgütünün Rumlar tarafından kurulması ile dinamitlenmiştir.Yaşananlardan sonra günümüze geldiğimizde benzer durumla karşı karşıya olduğumuzu da kaydetmek istiyoruz. Adada statüko diye tanımlanan yapının yeniden yıkılması isteniyor. Yürü – tülen görüşmelerde birincil konu bu yaklaşım olduğu için çözüme ulaşmak olanaksız ötesi bir durumdur. Temel konulardaki anlaşmazlık devam ederken Ortodoks Kilisesinin görüşmelerden memnun olduğunu açıklaması da inandırıcılıktan uzaktır. Bu söylemi ortalık yere atanlara Rum Ortodoks Kilisesinin Papaz başı 2. Hırisostsomos, “Kıbrıs sorunun çözüleceğine inanmıyorum” diyerek yanıt vermiş oldu.

Bay Papaz başının açıklamasında, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon düşüncesine karşı olduğuna vurgu yapılıyor. Federasyon düşüncesine karşı olmasının gerekçesinin temelinde yatan olgunun, yerinden yönetme düşüncesidir.Bu yönetim biçiminin büyük ülkelerde uygulanmasının olası olduğunu da belirtiyordu. Bu düşüncenin küçük devletlere hizmet etmediğinin de altını çiziyordu. Kıbrıs Türkleri ile Rumların mutlu olacağı ve yeniden birlikte yaşayacağı başarılı bir çözüme varılamayacağını da belirtiyordu.

Bay Nikos Anastasiyadis, Kıbrıs’ta oluşturulması düşünülen  yeni yapı, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacak” diye konuşması da kavram kargaşasına neden oluyor. Bay Anastasiyadis’in bu açıklaması, köyünden kente giden ağa ile uşağının yaşadıkları serüveni ile bire bir örtüşüyor. Bu nedenle öyküyü bilenler bilmeyenlere anlatabilir. Kurulması düşünülen Yeni Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türklerinin egemenlik haklarının olmayacağı siyasi eşitlik diye tanımladıkları içi boş ne olacağı belirsiz bir yapıdan söz edildiğini şimdiden kaydetmek istiyoruz.

Yeni yapının Rumların egemenliklerinin pekiştirileceği bir devlet olacağının bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ERZURUM GAZETESİ
YAZARLAR
Ali Kemal Koçak
Ali Kemal Koçak
Kibirli Siyaset Aktörleri ve AK Parti'nin Değişim İhtiyacı
Ahmet Göksan
Ahmet Göksan
Ayağın Sürünmesi
İzzet Fehmi Aksakal
İzzet Fehmi Aksakal
"Devlet Adamı” olmanın somut örneği: Vali Mustafa Çiftçi
Mahmut Akdağ
Mahmut Akdağ
Cumhurbaşkanımıza Minnettarız
Ö. Faruk Kayaalp
Ö. Faruk Kayaalp
Alan Var Alamayan Var ve Ayıp Hassasiyeti
Kadir Sabuncuoğlu
Kadir Sabuncuoğlu
‘Muhalif’
ERZURUM
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
ANKET
Erzurum’da Belediyelerin Önceliği Ne Olmalı?

a.Kentsel Dönüşüm
b.Kent içi Ulaşım
c.Altyapı
d.Sosyal Belediyecilik
e.Kültür, Turizm ve Sanat
f.Sosyal Katılımcılık
g.Mahalle Kültürüne dönüş


Sonuçları göster Anket arşivi
FACEBOOK'TA ERZURUM GAZETESİ
TWITTER'DA ERZURUM GAZETESİ
Ana Sayfa Guncel Asayiş Siyaset Ekonomi Eğitim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Spor Araştırma İnceleme Bölgeden
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva