Ne çabuk unutuldu?
SYDV’nin yardımlarıyla deplasmana giden Erzurumspor’un hüzün tabloları nasıl hafızalardan silindi?
Önce bir Süper Lig..
Ardından hızı kesilemeyen ve önlenemeyen bir düşüş..
Nereye..
Borç batağına..
Tefeci rivayetlerinin anlatıldığı günlere..
Süper Ligde sadece 2 sezon..
Sonra..
Futbolcu alacaklarını ödemek, deplasmanlara gidebilmek için siyasi parti kapılarının aşındırıldığı, yardım kampanyalarının yoğunluk kazandığı dönemler..
Yardımların açık artırmaya çıkarıldığı günler..
Felan parti daha çok yardım etti diye futbol üzerinden siyasetin yapıldığı zamanlar..
Ve Kulüp kapısına kilit vurulduğu, taraftarın yüreğine acının çöreklendiği geçmiş..
Unutuldu gitti..
Maddi sorunun hiç konuşulmadığı, sadece sportif başarının ele alındığı bir güne geldik.
Özakalın’ın başkan olduğu sürede para konusu hiç gündeme gelmedi.
Sanırsınız kulübe para yağdı..
Öyle değil..
Maça 2 lirayla girenlerin, maç biletleriyle kulübün para kazandığı yolundaki garip ve dayanaksız iddialarını bile duyduk.
Özakalın başkanlığı süresince hiç parayı gündeme getirmedi.
Ne futbolcu alacakları, ne deplasman masrafları ağza alınmadı.
Öyle sanıldı ki her şey güllük gülistanlık..
Hiçbir geliri olmayan bir kulüp, borçsuz yönetilirken, sportif başarısızlıkların ardından, paralar israf edildi şeklinde, garip çıkışlar yükselmeye başladı.
Ne parası..Ve varsa nerede ve nereden gelmiş?
Futbol işi mütevaziliğe gelmiyor belli.
Sessiz, sakin ve edepli durdun mu olmuyor.
Kendi yağınla yetindin mi, ya da fedakarlık edip kazancını kulübe harcadın mı kıymeti yok..
Özakalın’ın olduğu gibi..
İlla ağlayacaksın..
Çıkıp şov yapacaksın..
Bu işin kumaşı bu..
Özakalın gibi profesyonelce kulüp yönetirsen, borçtan harçtan bahsetmez, tevazu içinde kalırsan, ağzı olan konuşmaya başlar:
‘Bu kadar para nereye gitti?’
Hangi para?
Nereden gelen para…
Koca sezonda sadece üç maçta dolan tribünlerden para mı yağdı, da biz görmedik, duymadık.
Öyle ulusal çapta devasa bir şirket sponsor mu oldu?
O da yok..
Aynı gazete işi gibi bu iş..
Herkes sanır ki gazeteler satıştan kazanır..
Hayır..
Her satılan gazete aslında bir zarardır.
1 liraya mal edersiniz, 25 kuruşa satarsınız.
Gazete başına 72 kuruş zarar eder edersiniz.
Ama herkes sanır ki tiraj kazandırır.
Tiraj sadece reklamı artırır, o kadar..
Erzurumspor’un durumu da bu.
Zararı, gideri sessizce, efendice ve edeplice halleden bir başkan ve yönetimi var.
Fakat..
Son iki sezondur Erzurumspor sonuç getirmese de bir çıkış içinde..
Taraftar ilgisi çoğaldı, Erzurumspor ilgi odağı oldu.
Eleştirilere kulak asmayın..
Bir yerde Erzurumspor’un tirajı yükseldi..
Haliyle biraz da siyasi bir meta haline geldi..
Yani tribünlere seslenmek isteyenler için iyi bir malzeme..
Ve Erzurumspor’u kurtarmak isteyen isteyene..
Hele seçim zamanında..
Ve nakarat..
Paralar boş yere harcandı..
Hangi paralar..
Ve nereden gelen paralar..
Burada tek suçlu var..
Kim..Saim Özakalın..
Niye? Anlatalım..
Dedik ya, bu iş, öyle mütevaziliği götürmüyor. Beni bağışlasın, biraz cazgırlık istiyor..
Çıkacaksın, bağıracak, çağıracaksın, ağlayacaksın, sızlanacaksın ve kendini megalomanca övdüreceksin..
Bu işin yolu bu..
Ama Özakalın bir dadaş üslubu içinde sessiz ve tevazu sahibi..
E haliyle..
Ben bir taraftar olarak Özakalın’a çağrı yapıyorum..
Çık, bir yada birkaç basın toplantısı yap..
Bu kulübün mali açıdan nasıl yönetildiğini Allah aşkına, altını çiziyorum, Allah aşkına bir anlat..
Anlat ki, senin gibi Erzurumspor’a gönül verenlerin yüreği bir ferahlasın ve şu ‘paralar boşa harcandı’ zırvaları kesilsin.
Şu sinerjide, şu ilgi merkezinde kimin emeği olduğu ortaya çıksın..
Devri sabık yap demiyorum..
Kulübün borç batağına saplanıp, kapısına kilit vurulduğu günleri..
Bugünü lütfen ama lütfen bir anlat..
Herkes anlasın..
Dahası anlayanlar anlamayanlara anlatsın..
Lütfen..