Beyler ne bu gürültü şamata…
Niye bağırıp çağırıyorsunuz.
Daha düne kadar siz demiyor muydunuz, “kimsenin hukuk karşısında ayrıcalığı yoktur” diye...
Ülkenin Genel Kurmay Başkanı gözaltına alınıp senelerce kodeste gün sayarken keyif çatıp manşetler atıyordunuz.
Aklıma geldikçe kanın yeniden beynime sıçradığı zamanlar, zeminler sizin eseriniz değil miydi?
Hani ordu karargahlarına girip, toplu katliam iddianıza delil bulmak için hayvan kemikleriyle uğraşıyordunuz ya…
Hele ülkenin birinci dereceden namusu sayılacak kozmik odalarda günlerce belge kurcalamanız…
Unutuldu mu?
Az önce az…
Topladığınız adamlara beyanatlar verdirirken dahi aynı zırvalara şahit olduk…
Paralel Yapıya mensup bir vakfın yöneticisi aynen şunları söyledi…
“Bu ülkede hakkı yenen kürtler, aleviler gelin bugün birlikte hareket edelim!”
Düpedüz bölücü ağzı…
Zaten bebek katiline ilk defa “sayın” diyelim diyen de bunların vakıf başkan yardımcısı değil miydi?…
***
Hiç boşa bağırmayın beyler…
Suçunuz yoksa ifade verir çıkarsınız…
Varsa da, karşılığı olmalı!
İşi basın özgürlüğü kalabalığına getirip, başka yöne çekmeye çalışmayın!
Yok, öyle bir şey!
Benim bildiğim dini cemaatler yüksek değerlerin öğretilmesiyle uğraşır…
Ne bu siyasete bu kadar batmak!
Niye ülke yönetimine bu denli heves?
Gözleri o kadar dönmüştü ki…
Yedi düvelle mücadele ederken bile Türk Ordusuna çullandılar.
Terörle mücadele zemini onlar için hiç önemli değildi…
Dahası, düşmanımın düşmanı dostumdur deyip, bir yandan PKK bir yandan da bunlar Orduya kumpas üstüne kumpas kurdular…
İşin rengini erbapları çok önceden biliyorlardı da…
17 Aralık darbe girişimi herkesin görmesini sağladı.
Dert cemaat kılıfı altında devleti ele geçirmek!
Olmadı; Allah korudu!
***
Bu arada resmiyette bağımsız görünen gerçekte ise baştan ayağa bütün uzuvlarıyla biryerlere bağlı bulunan birkaç milletvekilinden bahis gerek…
Vefasızlığın zirvesinde geziniyor bu zavallılar…
Recep Tayyip Erdoğan sayesinde siyasi ikbal noktalarını elde ettikten sonra, yedikleri kaba tükürecek kadar düşük ahlak sahipleri…
Nasıl da feveran ediyorlar ki…
Görmeyin!
İşte önümüzde seçimlere şunun şurasında birkaç ay var…
Millet boy ölçülerini ellerine verecek…
Halkta en ufak karşılıkları yok bunların.
Devlet diye bir dertleri de…
Bir vakitler, birilerinin askere selam çakarak siyasi kapı aralamaya çalıştıkları gibi bunlarda, şimdi paralel kapılarda geziniyorlar…
Ne yaparlarsa yapsınlar çare yok!
Ufunet çukuru siyasi dehlizdeki yerlerini almışlardır.
Özetlersek, yaşananların basın özgürlüğü ile ilgisi yok!
Tam tersi, milletin her türlü özgürlüğüne engel olacakların gün yüzüne çıkarılması girişimi var…
Bekleyip görelim…
Son not: Türk milletine kumpası Allah affetmez; Dünya durdukça bu gerçek değişmeyecek!